T.C
ŞİŞLİ
11. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO :2010/686
KARAR NO :2011/167
C.SAVCILIĞI ESAS NO :2006/12615
GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
HAKİM :
C.SAVCISI :
KATİP :
DAVACI :
KATILAN :
VEKİLİ :
SANIK :.
MÜDAFİİ :
SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ :28/08/2006
KARAR TARİHİ :11/02/2011
Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılamanın sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜLDÜ :
Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinden bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 6/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK’nın özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5.maddesinde “Bu kanunun genel hükümlerinin,özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı”hükme bağlanmıştır.TCK’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki 5252 sayılı yasayla değişik geçici 1.maddesinde ise “Diğer kanunların 5237 sayılı TCK’nın birinci kitabında (Genel Hükümler) yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği” belirtmem suretiyle 3167 sayılı yasanın TCK’nın genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Yasama Organı tarafından birçok yasada TCK’nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 3167 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
3167 sayılı yasa bakımından da 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı yasanın genel hükümleri içerisinde nisbi adli para cezası bulunmamaktadır.Oysa 3167 sayılı yasanın 6/1 maddesinde karşılıksız çek keşide etmek suçu için öngörülen ceza ise nisbi nitelikte adli para cezasıdır.Dolayısıyla söz konusu yaptırım TCK’nın genel hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.
5237 sayılı TCK’nın özel hükümlere ilişkin ikinci kitabında nisbi nitelikte adli para cezasını gerektiren suçlara (örneğin TCK 58/1-son) yer verilmiş olması, bu düzenleme özel hükümlerde yer aldığı için karşı örnek olarak ileri sürülemeyecektir.Çünkü 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde genel hükümlere aykırılıktan bahsedilmiş olduğundan ve yine TCK’nın 2/3 maddesine göre de kıyas yasağı bulunduğundan bu tür örnekler karşılıksız çek suçlarına nisbi para cezası verilmesine emsal teşkil etmeyecektir.
5941 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce gerçekleştirilen karşılıksız çek keşide etme eylemlerine TCK’nın genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren,çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi,TCK’nın 5.maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesini anlamsız hale getirecektir.Başka bir deyişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK’nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğini kabul edip,sadece 3167 sayılı yasa bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK’nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren 3167 sayılı yasa bakımından da geçerli olduğunu kabul edip,TCK’nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise 3167 sayılı çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın nitelikteki hükümlerinin kanuna uygulanmasına yol açacaktır.
3167 sayılı çek yasası bakımından da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK’nın 52/3 maddesinde ise adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın kararda ayrı ayrı gösterileceği belirtilmiş,dolayısıyla 3167 sayılı yasada olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirtilmesine ilişkin genel hükümlerde yer alan TCK’nın 61/8 maddesinde ise adli para cezasında artırım ve indirim yapılırken hesaplamanın gün üzerinden yapılması öngörülmüştür.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin asli para cezasına örneğin TCK’nın 62.maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak 3167 sayılı yasadaki yaptırım yasal süre içinde TCK’nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımnen yürürlükten kalkmıştır.
4814 Sayılı yasayla 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış, ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın genel hükümlerindeki 43. maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belirli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir. Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan 3167 sayılı yasadaki yaptırımı TCK’nın 61/8.maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı arttırma imkanı kalkmıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK’nın genel hükümleri karşısında karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür, şikayetten vazgeçme, çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin 3167 sayılı yasadaki düzenlemeler de TCK’nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.
3167 sayılı yasanın 6/1 maddesindeki cezanın miktarına ilişkin ‘çek bedeli tutarı kadar’ ibaresi, TCK’nın yürürlüğe giren genel hükümleri karşısında zımmen yürürlükten kalktığından madde karşılıksız çek keşide edenlerin adli para cezası ile cezalandırılacakları şekline dönüşmüştür.Bu durumda ise TCK’nın 52. maddesine giderek yaptırım belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünk genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler, suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil , sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.Benzer durum 4814 sayılı yasayla yapılan değişiklikten önce,bu tür suçlar hapis cezasını gerektirirken söz konusu olsaydı o zaman TCK’nın genel hükümlerinde yer alan 49. maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyasının Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasanın 38. maddesinde ifadesini bulan “suçta ve cezada kanunilik” ilkesinin doğal sonucu olarak,yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden sınırlarını gösteren maddelerde yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih, suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyasi sorumluluğu gerektiren ve Yasama Organının mutlak takdirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun, belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan takdir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerinde yararlanması yolu açılmıştır.
5237 sayılı TCK’nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için yaptırımsız kalan ve suç olmaktan çıkan, 5941 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 20/12/2009 tarihinden önce gerçekleştirilen karşılıksız çek keşide etmek eylemlerini, 5941 sayılı yeni çek yasasının geçici 1 ve 2 maddeleri de açıkça suç olarak düzenlememiş,zaten oluşan bu boşluğun geçmişe yürür şekilde 5941 sayılı yasayla doldurulup 3167 sayılı yasanın 16. maddesindeki suçun yeniden ihya edildiğini kabul etmek de Anayasa’nın 38/1.maddesi karşısında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 3167 sayılı yasada öngörülen yaptırımda 31.12.2008 tarihine kadar TCK’nın genel hükümlerine uygun bir düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı, ayrıca ceza miktarını TCK’nın 52. maddesine göre tayin imkanı da olmadığı, dolayısıyls çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımnen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Sanık ----------- atılı olan karşılıksız keşide etmek suçunun yeni unsurlar bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
Yapılan yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanık ve müdafiinin yokluğunda,katılan vekilinin huzurunda,açıkça yapılan yargılama sonucunda,C.Savcısının istemine aykırı olarak,yokluğunda karar verilenler bakımından tebliğ tarihinden itibaren, yüzüne karşı karar verilenler bakımından is tefhim tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.11/02/2011
1 Yorum"ŞİŞLİ 11. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ KARARI"
Sayın Av Rahmi Ofluoğlu 8 NİSAN 2011 cuma günü saat 17.30 da ÜLKE TV de"ÇEK KANUNU" ile ilgili canlı yayına katılacaktır arkadaşların dikkatine
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “