Muharrem Sarıkaya'nın haziran ayındanki haberi ( hatırlatma)

1500 karşılıksız çek mahkumuna af 


"ÇEK yasası" olarak bilinse de asıl adı "Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun..."
Uzun süredir de yasama, yargı ve yürütmenin başını ağrıtıyor.
Nedeni de 4 yıl önce yenilenen Türk Ceza Kanunu (TCK)...
Çünkü TCK'nın 5'inci maddesine, "Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında uygulanır" hükmü konuldu.
Hukuk dilindeki anlamı açıktı.
Özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlar, TCK'ya uyumlu hale getirilecek.
Çek Kanunu'nun TCK'ya uyumu bir türlü yapılamadı, 1 Ocak 2009'da süre doldu.
Çek Kanunu'ndaki cezaların karşılığı kalmadı, toplu af gibi bir durum ortaya çıktı.

TOPLU AF GİBİ

Sakarya, Bilecik, Şişli'nin de arasında bulunduğu bazı mahkemeler, ceza ortadan kalktığı için karşılıksız çekten hapis yatanları tahliyeye başladı.
Hükümet önüne geçilmesi için yargıdan destek istedi.
Bazı mahkemeler tahliyeye uymadı ve Yargıtay'dan görüş bekledi.
Yargıtay da mahkemelere yazı göndererek, tahliyeleri durdurmalarını istedi.
Bunlar olurken de hükümet Çek Yasası'nı hazırlayıp Meclis'e yolladı.
Bugüne kadar yasa ile ilgili olarak çok şey yazılıp çizildi.
Adli para cezasını idari para cezasına çeviren bir düzenleme getirilmesi önerildi.
Yasa tasarısının daha "Genel Gerekçe" kısmında adından söz edilen "Vadeli çek" ifadesinin de iktisat dilinde ne kadar yanlış olduğu, vadenin ancak senet veya bonoda olabileceği anımsatıldı.

YARGITAY: ADLİ DEĞİL, İDARİ CEZA

Nitekim bu eleştirilerin hemen hepsi Yargıtay'ın yasa üzerindeki görüşüne de yansıdı.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker imzasıyla hafta sonu Adalet Komisyonu Başkanlığı'na gönderilen yazıda eleştirilere hak veren ifadeler yer aldı.
Çekin vadeli olarak düzenlenemeyeceği belirtilirken, Yargıtay bir noktanın daha altını çizdi:
"Karşılıksız çek suçları, gerçek ve tüzel kişilerin ticari ilişkilerinden kaynaklanan ve edimin yerine getirilmesine yönelik yaptırımları içermektedir. Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir. Karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikâyet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır. Bu durum Cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir."
Başkan Gerçeker bu tespiti yaptıktan sonra önerilerini şöyle duyurdu: "Bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk; suç olmaktan çıkarılarak, idari para cezasına ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir."

1900 MAHKUMDAN 1500'Ü ÇIKACAK

Oysa mevcut yasa tasarısı, karşılıksız çek veren kişi hakkında, her bir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar "adli para cezası" da öngörüyor.
Ancak karşılıksız çek bedelini ibraz tarihinden itibaren işleyecek faizle birlikte ödeyen kişi hakkında da soruşturma veya cezai işleme gerek kalmıyor.
Yargıtay'ın adli para cezasını, idari para cezasına çevrilmesini talep ettiği yasa tasarısı Adalet Alt Komisyonu'nda dün masaya yatırıldı.
Çalışma arasında Başkanvekili Hakkı Köylü ile sohbet ettik.
Köylü, düzenleme ile hem mahkemelerin, hem de dolandırıcı olmadığı halde ekonomik nedenlerle hapiste yatan kişilerin rahatlayacağını belirterek şu bilgiyi aktardı:
"Konunun uzmanlarına göre şu an 1900 civarında kişi karşılıksız çek nedeniyle hapis yatıyor. Yetkililerin bize bildirdiğine göre tasarı yasalaştığı anda bunun 1500'ü hapisten kurtulup, özgür kalacak."

70 BİN DAVADAN 50 BİNİ DÜŞECEK

Hakkı Köylü, mahkemelerdeki devam eden iş yükünün de düşeceğini anımsattı.
Yine yapılan hesaplamalara göre karşılıksız çek dolayısıyla mahkemelerde görüşülmekte olan dava sayısı 70 bin civarında.
Tasarı yasalaştığı anda 50 binden fazla davanın da düşmesi bekleniyor.
Komisyon Başkanvekili'nin Yargıtay'ın da önerisi kapsamında bu aşamada verdiği bir örnek dikkat çekiciydi:
"Şirketin borcuna karşılık, şirket çekinin altını imzalayan çalışan hapis yatıyor; borcun sahibi patron dışarıda keyif sürüyor. Veya çalışsa borcunu ödeyecek ama hapisten çıkamıyor. Bunların önüne geçilecek."
Yasa bazı olumsuzlukları gidermesi açısından olumlu.
Ancak, bünyesinde "vadeli çek" ibaresi kaldıkça sorunu daha da büyütür.
Zaten sayısı milyonlarla ölçülen karşılıksız senetlerin yerine tüm iktisat kuramlarını altüst ederek "vadeli çek" adı altında çekler kullanılıyor.
Peki senet gibi kullanılan bu çek sistemi çöktüğünde yerine ne konulacak?
Yarın bankacılık sisteminde yaratacağı erozyon nasıl giderilecek?



Muharrem Sarıkaya
10.06.2009 06:46:52

Yorumlayınız "Muharrem Sarıkaya'nın haziran ayındanki haberi ( hatırlatma)"

Yorum Gönder

“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “

http://www.wikio.comFriendFeed'de bana abone olAdd to Technorati FavoritesPowered by  MyPagerank.Net web siteleriEconomics Blogs - BlogCatalog Blog Directory

powered by Blogger | WordPress by Newwpthemes