ÇEKLERİ, SENETLERİ YÜZÜNDEN HAYATLARI KAYANLAR…






TÜRKİYE'nin nüfusu 70 milyonun biraz üstünde. Günlük gazete satışı ise 6 milyon civarında.

İddiaya göre bu oran gelişmiş ülkelerin pek çoğunun üstünde.

O kadar promosyonla, o kadar gazete ilanıyla, birbirine gaz vermelerle varılan bu nokta başarı sayılmalı mı?

Yüksek tiraj iddiasındakilerin sorduğu bir soru ise şu:

Çok satan gazete başarılı bir gazete yapıldığının da kanıtı sayılır mı?

İşin aslına bakılırsa..

İyi gazetenin anlamı günün, okurunun,insanının, halkının gündemini candamarından yakalamak mıdır?

Yoksa rüzgara göre yelken açmak, eften püften, incir çekirdeğini doldurmayan anlamsızlıklarla eveleme geveleme mi?

Yoksa..yoksa..

Patronunun niyetleri, hedefleri, çıkarları doğrultusunda kamuoyu oluşturmak mı? İşte can alıcı soru:

Madem gazeteler bu kadar çok okunuyor, niye en az güvenilir kurum arasında? Nedeni açık:

Günlük hayat gailesinde boğulan insanımız çaresini bulamayacak da olsa..

Derdine derman olamayacak da istiyor ki sesi duyulsun!

Ve işte sizlere çok can alıcı bir örnek:

Ekonomik kriz kimine göre ‘teğet geçti’, kimine göre ‘zor’, kimine göre ‘delip de geçiyor’..

İşleri bozulunca, alacak – verecek dengeleri alt üst olunca piyasa bir tsunamiyle savruldu.

Çek – senet kabusu çiftçinin, esnafın, işi gücü olanın – olmayanın herkesin, hepimizin korkulu düşü oldu!

Yasalar var, ancak pek çoğu yoruma açık.

Benzer davalarda farklı mütalaalar çıkıyor; iddia bu.

Yaklaşık 500 bin hükümlünün ortak sesi:

‘Yeni bir yasa çıksın, haksızlıklar giderilsin; eşitsizlikler, kararlar, yorumlar sona ersin!’

Kurunun yanında yaş da yanıyor, asıl içe sinmeyen haksızlık bu.

Maalesef yasalar gözünün üstünde kaşın var demiyor, ancak zaman zaman çifte kararların verildiği de gerçek.

Bu olumsuzlukların yargıdan değil, muallakta kalmış, açığa kavuşmamış yasaların bizatihi kendisinden kaynaklandığını biliyoruz.

Yargının eli kolunun bağlı, bu da acı bir gerçek!

Her yönüyle içinden çıkılmaz bir kaos ortamı, yangın yeri!

Karşılıksız çek – senete ilişkin olarak şu sıralar Adalet Bakanlığı’nın Başbakanlık’ta bekleyen bir yasa taslağı var.

Var da siz hiç herhangi bir gazete ya da TV’nin bu yaraya parmak bastığını gördünüz mü?

Sanki başka bir ülkede, başka insanların gündemiyle yaşıyorlar!

Sütunlarını mağdurların feryadına açmayı, yaraya bir nebzelik derman olmaya çalışmayı sadece bizim Presstürk'ün insanlık görevi sayması Türk basını açısından hem acınası, hem vahim bir durum!

Bakın bize ulaşan bazı mesajlar ne diyor:



* Çekteki mağduriyetimizi kaleme aldığınız için çok tesekkürler. Sizlerden ricamız; bu konuda biz mağdurların güçlü sesi olmanız ve çekten cezaevinde olan veya dışarıda her günü cehenneme dönen bizlere mutlu haberi verene kadar sizin çatınız altında tek yürek olarak sayın devlet büyüklerimize sesimizi duyurmanız.



* Sayın pressturk, hassasiyetinize teşekkürler. Unutmayalım ki adalet bir gün herkese lazım olur. Gecikmiş adalet adalet degildir. Mağduriyetlerin önlenmesi için yetkililerden acil çözüm istiyoruz.



* Bankalardan ve lobilerinden, finansçılardan ve lobilerinden korkmayan bir adalet istiyoruz.



* Bu haberi yaptığınız için size ne kadar teşekkür etsek azdır. Günümüz Türkiyesinde böyle saçma sapan kanunların olması olacak şey değildir.



* Türkiye’de adaleti mahkemeler farklı yorumlamaya başlamıştır. Bir mahkeme infaz verirken diğeri beraat verebiliyor. Hani bunun kanunu...Adalet herkese eşit dağıtılmalıdır. Dünyada olmayan akıla mantıkla bağdaşmayan saçma sapan bu yasa değişmelidir. Teşekkürler.



* Bu tür haberlere lütfen devam edin. Bu konudan muzdarip birçok insan var hem içeride yatanlar, hem dışarıdaki yakınları inanın çaresizlikten sesleri çıkmıyor bu sessiz çığlığın sesi olduğunuz için teşekkürler.



* Hukukun herkese eşit şekilde uygulanması ,hatta sadece uygulanması için verdiğimiz mücadelede yanımızda olmanız, inancımızı artıyor. Teşekkürler.



* Gerçekten çok teşekkürler Presstürk. Emeğinize sağlık. Bence bizlerin başka yorum yapmasına gerek yok, herşey çok güzel özetlenmiş.



İçi alev alev yanan çek – senet mağdurlarının feryadı böyle..

Bu siteye emek verenler bizlerin içi rahat; bir insanlık görevini yerine getirdik / getiriyoruz..

Hiç değilse başımızı yastığa rahat koyabiliyoruz..

Çorbadaki azıcık tuzla teselli buluyoruz..

Buruk da olsa içimize minicik bir sevinç dalgası yayılıyor..

Peki..

Peki ya çok satmakla / seyredilmekle övünen, ötekileşmiş o medya?


Kaynak::www.pressturk.com TEŞEKKÜRLER SAYIN MUSTAFA ÖZBEY

Yorumlayınız "ÇEKLERİ, SENETLERİ YÜZÜNDEN HAYATLARI KAYANLAR…"

Yorum Gönder

“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “

http://www.wikio.comFriendFeed'de bana abone olAdd to Technorati FavoritesPowered by  MyPagerank.Net web siteleriEconomics Blogs - BlogCatalog Blog Directory

powered by Blogger | WordPress by Newwpthemes