Yeni Ceza Yasası !

Yeni ceza yasası







Ergenekon gibi tutukluluğun yıllarca sürdüğü davaların yoğun eleştiriler alması üzerine Adalet Bakanı Sadullah Ergin, “Bu konuda önemli bir yasa değişikliği hazırlıyoruz. Avrupa ve ABD’deki gibi tutuklulara elektronik kelepçeli denetim uygulanacak” dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin dün CNNTürk’te katıldığı Eğrisi Doğrusu programında gündeme ilişkin açıklamalar yaptı. Ceza İnfaz Yasası’nda yıl sonuna kadar değişikliğe gidileceğini belirten Ergin, elektronik kelepçe kullanılmasını da gündeme getirdi. Yaklaşık 3 yıldır süren Ergenekon davası başta olmak üzere birçok davada tutukluluğun yıllarca sürmesi yoğun eleştiriler alıyordu. 1 Ekim’deki Türkiye Büyük Millet Meclisi açılış konuşmasında da Cumuhurbaşkanı Abdullah Gül, “Tutukluluk sureleri, fiili mahkumiyete dönmesin” uyarısını yapmıştı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin dün “Bu eleştirileri, dikkate alıyoruz. Önemli bir yasa değişikliği hazırlıyoruz” diyerek değişiklikleri söyledi. Buna göre, ABD ve Avrupa’daki gibi tutuklulara elektronik kelepçeli denetim uygulanacak. Böylece ayak bileklerine takılan elektronik bilezikle zanlıların 24 saat boyunca nerede olduğu izlenecek. Zanlılar ihtiyaç olması halinde çağırılacak. Yeri bilindiği için kaçamayacak. Suçlular için hapis cezası yerine ceza süresi kadar okul, hastane, huzurevi gibi kamu kurumlarında çalışma uygulaması getirilecek. Açık cezaevlerine nakil kolaylaştırılacak. Elektronik kelepçe ve kamuda çalışma uygulamasının iyice dolan cezaevlerini de büyük ölçüde boşaltması bekleniyor.

3 Yorum"Yeni Ceza Yasası !"

Adsız dedi ki...

T.C
ŞİŞLİ
2.SULH CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2010/
KARAR NO : 2010/
[C.SAVCILIĞI ESAS NO] : 2009/
GEREKÇELİ KARAR
(TÜRK MİLLETİ ADINA)
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
MÜŞTEKİ :
VEKİLİ :
SANIK :
SUÇ : Karşılıksız çek keşide etmek
SUÇ TARİHİ : 31.05.2009
SUÇ YERİ :
KARAR T. : 26/05/2010
Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan duruşma sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Açılan davada sanığın 3167 sayılı yasa 16/1 maddesi uyarınca cezalandırılması talep edilmiş olup suç tarihi 21/12/2009 tarihinde yürürlük kazanan 5941 sayılı yasadan öncedir.
5237 sayılı yasa 5. Madde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağını bildirmiş 5252 sayılı yasanın geçici 1. Maddesinde ise diğer kanunların 5237 sayılı yasanın, 1. Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerin ilgili kanunlarına değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulamasına devam edileceği açıklanmıştır. Yeni TCK ve yeni ceza mevzuatı ile bir çok özel ceza yasasında TCK nın genel hükümlerine aykırılıklar yönünden düzenlemeler belirtildiği tarihe kadar yapıldığı halde 3167 sayılı yasa yönünden böyle bir düzenleme yapılmamıştır. Öncelikle bu düzenleme yapılmamakla kanun uygulayıcısının kanun koyucu yerine geçerek ve yasal bir dayanak ya da 3167 sayılı yasanın 5252 sayılı yasa geçici 1. Maddede istisna tutulmaması da gözetildiğinde kıyas yoluyla 3167 sayılı yasanın resen yürürlükte olduğunu bildirmesi hukuken mümkün değildir. Birinci tespitimiz budur.
İkinci olarak 3167 sayılı yasada 5252 sayılı yasanın geçici 1. Maddesinde ve TCK nın 5. Maddesinde belirtildiği üzere genel hükümlere hangi açılardan aykırı hükümler bulunduğunun değerlendirilmesi gereklidir. Öncelikle TCK 25/1 maddesi adli para cezalarının hangi gün birimleri sınırları içersinde olacağını göstermiş ve her bir gün karşılığını 20 ila 100 TL arası belirtmiştir. Burada TCK 61madde kriterlerine göre cezanın bireyselleştirilebileceği açıktır. Oysa 3167 sayılı yasa 16. Madde adli para cezasını çek bedeli kadar olmak üzere bu temel madde ile çelişki yaratmıştır. Zaten 5941 sayılı yasa da bu hatadan dönülmüş ve tabiri caizse her suça maktu bir ceza verilmesinin önüne geçilmiştir. Temel olarak 3167 sayılı yasanın ceza miktarı belirlenmemekle TCK 52 maddede ki genel hükümlere açıkça aykırıdır.

Adsız dedi ki...

5237 sayılı yasa kapsamında TCK 20-23 maddelerde manevi unsura yönelik hükümler olup,sadece gerçek kişilerin kasten ya da taksirle çek keşide etmesi halinde suçun oluşabileceği oysa 3167 sayılı yasa uyarınca tüzel kişilere ceza verilebildiği dikkate alınmalıdır. TCK 43 ve 44 üncü maddeler kapsamının 3167 sayılı yasa 16/4 madde uyarınca her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturacağı hükmüne aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Genel hükümlere uyumluluk sağlayacak yeni yasa ya da yasal düzenleme 31/12/2008 tarihine kadar yapılmadığından 3167 sayılı yasanın 16/3 maddesinde ön görülen çek keşide etmekten yasaklama tedbiri de TCK 53 madde ile çelişmektedir. Keza TCK 58 madde ceza artırımı düzenlemezken 3167 sayılı yasa 16. Madde gereği mükerirler yönünden adli para cezası dışına çıkarak hapis cezası öngörmektedir. 5237 sayılı yasa 73 ve 74 maddeler kapsamının 3167 sayılı yasa 16/1 madde ile uyum göstermediği açıktır.
Tüm bu çelişkilerin sebebi 3167 yasa da 5252 sayılı yasa geçici 1 maddenin istisnası bulunmayan amir düzenlemesine rağmen TCK genel hükümlerine uyum gösterecek düzenlemelerin yapılmamış olmasıdır. 20/12/2009 tarihinde 5941 sayılı yasa yürürlüğe girmekle aslında düzenleme yapılmak yerine yeni bir yasanın ihdas edilmiş olması da3167 sayılı yasanın 5252 sayılı yasa 1. Maddesi karşısında uygulanamaz olduğu sonucunu değiştirmemektedir. Kaldık ki 5941 sayılı yasada dahi CMK 195 madde varken ve 5941 sayılı yasanın hazırlık aşamasında savcılığın talebi üzerine çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı hakkında 7201 sayılı yasa 35.madde uyarınca tebligata cevaz verilmiş iken para ile birlikte hükümle verilecek aynı nitelikteki kararın bu defa sanığın şahsen dinlenmesiyle verilebileceği şeklindeki yorum bile somut olarak kendi içinde çelişmiş, ve boşluk doğurmuştur. Bu da istisnai bir tespit olarak bu kapsamda yer almalıdır. Dolayısıyla ceza yargılamasında yasa uygulayıcılarını ceza öğretisine aykırı bir şekilde kıyas yapmakla sorumlu tutarak yasal boşluğun doldurulmasını beklemek mümkün ve adil değildir. İşte bu nedenle 5252 sayılı yasanın geçici 1 maddesi 3167 sayılı yasa için bir istisna getirmediğinden yukarıdaki açıklamalara aykırılıklar nedeniyle ve 5941 sayılı yasa yürürlüğüne kadar bir yasal düzenleme gerçekleşmediğinden sanık aleyhine yorum yapılarak kıyas ile ceza hükmü düzenlenemeyeceği sonucuna varılmış kanunilik ilkesi özellikle gözetilerek sanığın suç tarihi itibarıyla üzerine atılı suç nedeniyle beraati yönünde yasal zorunluluk bulunduğu düşünülmüştür.
Bu değerlendirmeler çerçevesinde 3167 sayılı yasanın uygulanamaz olduğu tespiti karşısında aslında olmayan ve suç sayılmayan bir eylem nedeniyle yargılama sonucu doğacağı ayrıca anlaşılmış CMK 232/2-a ve CMK 193/2 madde uyarınca sanığın şahsen sorgusunun yapılması da bir zorunluluk olarak görülmemiş ve neticede aşağıda ki karar verilmiştir.
HÜKÜM:
1. 5237 Sayılı yasa 5-7 madde 5252 sayılı yasa 9 ve geçici 1 madde uyarınca atılı suç tarihine göre 3167 sayılı yasa 16/1 madde uygulanamaz olduğundan CMK 232/2-a ve CMK 223/9 madde uyarınca sanığın BERAATİNE
2. Yargılama giderinin kamu üzerine bırakılmasına dair sanık ve müştekinin yokluğunda olmayanlar yönünden tebliğinden itibaren 7 gün içersinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulup, beyanın tutanağa geçirilmesi, ve tutanağın hakime onaylatılması sureti ile CMK 273 ve 5320 sayılı yasanın 8. Madde uyarınca yürürlükte olan 1412 sayılı yasanın hükümleri uyarınca Yargıtay yolu açık olmak üzere açıkça verilen karar usulen okunup anlatıldı. 26/05/2010

Katip Hakim

Unknown dedi ki...

mmmmmm

Yorum Gönder

“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “

http://www.wikio.comFriendFeed'de bana abone olAdd to Technorati FavoritesPowered by  MyPagerank.Net web siteleriEconomics Blogs - BlogCatalog Blog Directory

powered by Blogger | WordPress by Newwpthemes