ÖZGÜRLÜKLERİN GENİŞLETİLMESİ
-
*Genel Kurul'da yeni yasama dönemiyle ilgili bir sunuş konuşması yapan
Meclis Başkanı Şahin, Türkiye'nin terör başta olmak üzere ülkenin
gelişmesine enge...
Yeni Çek Yasası ve Anayasa'ya aykırılık başvurusu
12:28:00 ÖS
User
1.SULH CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
ADANA
DOSYA NO :2010/ E.
ANAYASAYA AYKIRILIK İTİRAZINDA
BULUNAN/SANIK :
VEKİLİ : Av.Ertuğrul Kıvanç Koç. ADANA
DAVACI : K.H.
KATILAN :
VEKİLİ :
SUÇ :Karşılıksız çek keşide etmek
TALEP KONUSU :Müvekkile uygulanan kanun Anayasaya aykırı olduğundan dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi talebidir.
İZAHI :Müvekkilim, yukarıda dosya numarası belirtilen dosyanızdan yargılanmış ve neticesinde karşılıksız çek keşide etme suçundan mahkum olmuştur. Ancak:
1.Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek, temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmamasından bağımsız olarak, kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.692 çekin yasal unsurlarını belirtirken 2 bent “kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havaleyi;” 5.bent ise “keşide gününü ve yerini;” içerir demektedir. Görüldüğü gibi çek, TTK hükümlerine göre açıkça bir havale mahiyetindedir. Burada kastedilen havalenin anlamı da hazır olan paranın muhataba aktarılmasıdır. Yani TTK’ya göre çek keşide edildiği anda bankada karşılığının olması gereklidir.
2.3167 sayılı kanunda bu düşünceyle hazırlanmış ve karşılığının olmaması halinde de yüz kızartıcı suçlar kapsamında değerlendirerek keşideciye ceza ön görmüştür.
3.Ancak uygulamada zamanla çek bu havale vasfını kaybetmiştir. Ticaret hayatında çek ceza yaptırımı olduğu için tercih edilen bir ödeme aracı olmuştur. Ancak ticaret hayatında tedavül eden çeklerin hemen hemen tamamı vadeli olarak keşide edilmeye başlamıştır.
4.Bu husus zamanla Yargıtay kararlarına da girmiş ve nihayetinde yüksek Yargıtay’da ticaret hayatında çekin vadeli olarak keşide edildiğini kararlarında kabul etmiştir. Örneğin Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E:2003/5130, K:2003/20869, T:21.10.2003 sayılı kararında özetle ”…3167 Sayılı Yaşaya aykırı davranmak suçundan sanık Ömer'in yapılan yargılaması sonunda, …sanığın, muhatap banka tarafından çek karnesinin iadesi istendiğinde çek yapraklarının tamamını vadeli düzenlemesi ve elinde çek yaprağı kalmaması sebebiyle çek karnesini iade edemediğini ileri sürmesi karşısında, sanık savunmasının aksini gösterir delillerin nelerden ibaret olduğu belirtilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi…” diyerek mahalli mahkemenin kararını bozmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’da E:2002/15-543, K:2002/552, T:26.06.2002, 2004 s. Yasa m. 277 sayılı kararında “…Borcun doğumunun satış tarihinden önce olması, iptal davalarının dava koşularından biridir. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde, işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda, icra takiplerine konu olan çeklerin keşide tarihleri 4.2.1998, 7.2.1998, 30.2.1998 ve 9.5.1998'dir. Bu çeklerin bankaya ibraz tarihleri ise 26.1.1998 ve 27.1.1998'dir. Yani, çekler vadeli olarak verilmiştir. Satış ise, anılan tarihlerden daha önce 13.1.1998'dir. Her ne kadar çeklerde vade olmaz ise de, uygulamada ve somut olayda vadeli çek verildiğinden Dairemiz uygulaması, borcun gerçek doğum tarihinin araştırılması gerektiği yolundadır…” diyerek uygulamada vadeli çek kullanıldığını kabul etmiştir. Yargıtay’ın bu zımni kararıyla çekin bir havale değil vadeli bir ödeme aracı olduğu kabul edilmiştir.
Daha bunun gibi binlerce Yargıtay kararı mevcuttur. Yani ticaret hayatında çeklerin vadeli olarak keşide edildiğini Mahkemeler ve en üst adli Yargı makamı olan sayın yüksek Yargıtay’da kabul etmiştir. Bu yüzden çeke yüklenen anlamın yeniden değerlendirilmesi gereği doğmuştur.
5.Zaten uygulamada görülen çekin vadeli olarak dolaşımda olduğudur. Yani çek ancak vadesi geldiğinde muhatap bankaya ibraz edilmekte idi. Ancak yasadan kaynaklanan yaptırımları dikkate alan kötü niyetli kişilerin keşide tarihinden önce çekin muhatap bankadan tahsili cihetine gitmesi ekonomik hayattaki güçlükleri artırmış 2008/2009 krizinin ticari hayatta derinden hissedilmesine sebebiyet vermiştir.
6.Bunun üzerine yasa koyucu, 18.02.2009 tarih ve 5838 sayılı yasanın 18 maddesi ile 3167 sayılı yasaya eklediği ek geçici 2 madde ile “31.12.2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” hükmünü koymuştur. Yasa koyucu bununla çekin üzerinde yazılı olan keşide tarihinden önce ibrazını engellemiş ve böylece çekin üzerinde yazılı tarihten önce tahsilini imkansız hale getirmek suretiyle çekin havale değil vadeli bir ödeme taahhüdü olduğunu kabul etmiştir. Yasa koyucu bu girişimiyle 3167 sayılı Çek Hamillerini Koruma Kanunu’nun ruhuyla ve TTK’yla çelişkiye düşmüştür.
7.14.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun 5. maddesinin 1 bendi “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine,…” diyerek çekin üzerindeki yazılı keşide tarihini yasal ibraz tarihi olarak tayin etmiştir. Yani vadeli çekin varlığını kabul etmiştir. Oysa bu hukuken mümkün değildir. Çünkü TTK’ya göre çek görüldüğünde ödenir.
8.Vadeli çek olacağını kabul etmek, çekin havale mahiyetini ortadan kaldırıp bonolardaki gibi bir ödeme vaadine dönüştürür. Ama ödenmediğinde karşılığında cezai yaptırımı olan bir ödeme vaadine dönüştürür ki bu garabet durum hukuka açıkça aykırıdır.
9.Yasanın gerektirdiği hapis cezasının dayandığı gerekçenin yok olmuştur. Yasanın bu haliyle uygulanması birçok haksızlıklara neden olmakta olup bu yasadan kaynaklanan hapis cezalarının çektirilmesi açıkça hukukun ihlal edilmesidir.
10.2002 yılında Vezirköprü Asliye Ceza Mahkemesi, 3167 sayılı Çek Hamillerini Koruma Kanunu’nun 16/1 maddesinde öngörülen hapis cezasının Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur. Anayasa Mahkemesi, Vezirköprü Asliye Ceza Mahkemesinin bu talebini, çekin borç ilişkisi olmasının yanı sıra havale özelliğini taşıdığını belirterek reddetmiştir.
Kaldı ki yasa koyucu da daha bu yasayı çıkarırken, çekin bir tür havale olduğu görüşünü benimseyerek adı geçen yasayı çıkarmıştır. Ama sonradan uygulamada yasa amacından saptırılmıştır.
11.Ancak o tarihten sonra Yargıtay’ın da ülke gerçeklerini gözeterek uygulamada çeklerin vadeli olarak keşide edildiğini kabul etmesi, 5838 sayılı yasanın 18 maddesi ile 3167 sayılı yasaya eklediği ek geçici 2 madde ile “31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” hükmünün yürürlüğe konulması ve son olarak 14.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun 5. maddesinin 1 bendi “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında” hükmünün getirilmesi vadeli çekin varlığını, yani çekin bir havale değil cezai yaptırımı olan bir ödeme vaadi olduğunu somut olgu olarak önümüze koymuştur.
12.Ancak 14.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun 5. maddesi, Anayasa’nın m. 38’e ve özellikle “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” fıkrasına
açıkça aykırıdır.
13.Bu nedenle 5941 sayılı yeni Çek Kanunu’nun 5. maddesinin ve Anayasa’ya aykırı diğer maddelerinin iptaline karar verilmesi için işbu müracaatta bulunma mecburiyeti doğmuştur.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz olunan nedenlerle:
1.Öncelikle Anayasaya aykırılık itirazımızın kabulü ile dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini,
2.Neticeten müvekkile uygulanan kanun Anayasaya aykırı olduğundan 5941 sayılı Çek Yasası’nın 5 maddesinin iptaline karar verilmesini saygıyla, bilvekale arz ve talep ederim. 17,05,2010
Sanık …………... vekili
Av.Ertuğrul Kıvanç Koç
kaynak
Yayınlanan
anayasa mahkemesi,
karşılıksız çek
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 Yorum"Yeni Çek Yasası ve Anayasa'ya aykırılık başvurusu"
bende karşılıksız çekten cezaevine girdim yakınlarımın yardımıyla 20000 T.L yi alacklı yerine devlete yatırdım ve çıktım.alacklıma tüm ısrar ve yalvarışlarıma rağmen anlaşamadık.üstelik çekim mal almak üzere verilmişti malımda gelmedi.buna rağmen devlet beni hapse attı.soruyorum adelet bumu?ve bu ülkenin adelet bakanı varmış adelete bakıyormuş öylemi?o adelet bakanına sesleniyorum al benikarşına konuşalım eğer ben haksızsam vallahi idam cezasına razıyım.adelet bakanı hodri meydan sizinle kamu oyu önünde medenice tarışmaya hazırım.ve buna benzer daha ne vakalar var allah aşkına hani sizin adınız adalet ve kalkınma partisiydi
çok haklısın kardeşim ALLAH yardımcın olsun bende sımdı esım ıcın 10 bın bulmaya calısıyorum ama yok ıste yok bunun için yatıcak nerde adalet nerde kalkınma partısı:(
İstanbul Barosu'nun verilerine göre, sadece Bakırköy Adliyesi'nde kurulu toplam 13 icra ve iflas dairesinde, 2009 itibarıyla 390 bin dosya bulunuyor. 2008'den devreden 327 bin 616 dosya da göz önüne alındığında toplam dosya sayısının 717 bin 616'yı bulduğu belirtiliyor. Türkiye genelinde ise toplam icra dosyası 14 milyona yaklaşıyor. İcra müdürlüklerine düşen ortalama dosya 12 bini buluyor.
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “