5941 sayılı Çek yasasının uygulamasında belirsizlikler sürüyor. Anayasa Mahkemesinin kararı merakla bekleniyor. Çek mağdurları diye adlandırılan ve hapis cezasına karşı bloglar üzerinden ve zaman zaman TBMM'i ziyaretleri ile mücadele veren küçük ve etkili azınlığın ise artık sesleri çıkmıyor.
5941 sayılı yasanın uygulamasında belirsizlikler sürüyor. Asliye Ceza Mahkemelerinin büyük çoğunluğunun beraat kararı verdiği durumlar:
- Şirket vekilleri,
- Şirket ortağı olmayan müdürler,
- Gerçek kişi vekilleri
- Erken ibraz
ÇELİŞKİ SÜRÜYOR
Akademisyenlere, başta çek yasasının mimari sayılan Prof. Dr. İzzet Özgenç, göre karşılıksız çek suçunun oluşması için "KAST" ın varlığı kaçınılmaz, yani kast suçun kaçınılmaz unsurudur. Yargıtay 10. Ceza Dairesi başkanı Mahmut Gül bir ara bir bloga yaptığı açıklamada bu suçlarda "KAST" arayamayacaklarını açıklamış, daha sonra bloglarda ve Dünya Gazetesinde çıkan eleştiriler üzerine ise henüz bu konuda bir karar vermediklerini açıklamıştı.
En son İstanbul Ticaret Üniversitesinde yapılan Çek Panelinde 10. Ceza Dairesi C. Savcısı, Prof. Dr. Ersan Şen ve diğer konuşmacılar Özgenç parelelinde görüş açıklayarak karşılıksız çek suçunun kast olmadan oluşamayacağını belirtmişlerdir.
Bütün bu konularda, halen beraat kararı verilen ve KAST konusunda yargıda beliriszlikler sürmektedir. Yargıtay bütün bu konularda karar verinceye kadar da bu belirsizlikler sürecektir. Yargıtay'ın bütün bu konularda özel bir yol izlenmezse karar vermesi yıllar alabilecektir. Anayasa Mahkemesinin karar tarihi ise başkan Haşim Kılıç'ın iki dudağı arsında, çüngü yüksek mahkemede gündemi başkan belirliyor. Tabii gündemdeki anayasa değişikliklerinin ne götürüp ne getireceği belli değil.
KARŞILIKSIZ ÇEK MÜCADELESİ KIRILDI
Bloglar aracılığı ile örgütlenen küçük bir azınlığın yürüttüğü etkili mücadele de yeni yasanın çıkmasından sonra tamamen dağıldı. Bunun nedeni ise mücadeleye öncülük eden bu küçük grubun beklentilerinin oluşmaması olduğu belirtiliyor. Beklenti ne idi? Bir kere bu grupçuklar karşılıksız çek mağdurları konusunda sürekli abartılı sayılar verdiler ve yüksek beklentiler oluşturdular. Gerçekte 500.000 civarında mağdur vardı ama hapiste veya kaçak olanların sayısı abartılıdığı gibi yüz binler değildi. Çünkü Türkiye'de hükümetlerin izlediği ceza politikası bunu gerektiriyordu. Bütün diğer suçlarda da mahkkum sayısı ile içerde olanların sayısı çok farklıdır. 5237 sayılı yasada mevcut çeşitli erteme düzenlemeleri ve "hükmün açıklanmasının geriye bırakılması" düzenlemesi sayesinde mahkum olanlar hapse girmiyorlar. Çek yasalarında bu erteleme düzenlemeleri yok ama diğer bir çok düzenleme yargılama aşamasında veya kesin hüküm sonrası mahkumiyetlerin düşmesine neden oluyor. Gerçekte ise çek yasası kişi hak ve özgürlüklerini tehdit eden bir şantaj yasası.İnsanlar, TTK, Borçlar Yasası ve diğer yasalara göre sorumlu olmadıkları borçları bu ilkel yasanın oluşturduğu hapis şantajı ile zilyet eşyalarına kadar satarak ödemektedirler. Çek mahkumlarından içeriye girenler ise zilyet eşyaları dahil satacak bir şeyi kalmayan masun insanlardır.
İşte bütün bu nedenlerle bekledikleri büyük kitle desteğini arkalarında göremeyen bu mücadeleci gruplarda demolarize olup kadere küstüler ve köşelerine çekildiler. Günlerin neler getirip, neler götüreceğini yaşayıp göreceğiz.
Alıntıdır
Yorumlayınız "KARŞILIKSIZ ÇEK MÜCADELESİ KIRILDI"
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “