GİRİŞ
Bilindiği gibi, karşılıksız çek keşide edenlere eski yasaya göre (ki yeni Yasa’da da aynı durum söz konusudur) yani 3167 sayılı Kanun’un 16. maddesine göre (yeni 5941 sayılı Yasa’da bu husus 5. maddede hüküm altına alınmıştır.) karşılıksız çıkan çek bedeli tutarında adli para cezası verilmekte ve bu para cezası ödenmediğinde de günlüğü 100 TL üzerinden hapis cezasına çevrilmekteydi.
Ekonomik krizin son yıllarda had safhaya çıkması, karşılıksız çeklerinde hızla artmasına neden olmuştur. Karşılıksız çekleri ödeyemeyen çek hamilleri de adli para cezasına çarptırılmış ve bu para cezalarını da ödeyemedikleri için hapis cezasına çevrilmesinden dolayı cezaevlerine düşmüşlerdir.
Çünkü, adli para cezasını ödeme gücü olan çek hamili zaten gider karşılıksız çıkan çekini öder ve verilen cezayı düşürürdü. Ödeme gücü olmadığından, çek bedelini ödeyemediği gibi verilen adli para cezasını da ödeyemediğinden hapis yatmak zorunda kalmışlardır.
Gerek art niyetli olarak ve sırf zaman kazanmak için gerekse hataların ve yanlış kararların düzeltilmesini sağlamak için Asliye Ceza Mahkemelerinden verilen binlerce, onbinlerce ceza kararına karşı temyize gidildiğinden şu anda Yargıtay’da binlerce, onbinlerce incelenme sırasını bekleyen dosya mevcuttur. Kesinleşen dosyalarda ise verilen adli para cezasını ödeyemeyen yine binlerce kişi ceza evlerinde yatmaktadır.
Bütün bu beklentilere cevap vermek üzere, 5941 sayılı Çek Yasası esas komisyon olan Adalet Komisyonu’nda görüşülürken, komisyonda bu af beklentilerine bir çözüm olmak üzere “Askıya Alma Modeli” benimsenmiş ve Yasa’ya geçici 2. madde eklenmiş ve genel kurulda da kabul edilerek yasalaşmıştır. Aşağıda bir nevi AF maddesi olan bu madde irdelenmiştir.
II- MADDE METNİ
5941 sayılı Çek Kanunu, 20.12.2009 tarih ve 27438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
Geçici Madde-2: (1) 3167 sayılı Kanun’un 16. maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 01.11.2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin;
a) Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmaz.
b) Bu Kanun’un 6. maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 01.04.2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercîlerine verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b) bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikâyetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş olması hâlinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden yararlanır.
(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemez.
(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu Kanun’un 6. maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.
(5) Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.
(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.
III- AÇIKLAMALAR
Öncelikle maddeye ilişkin Adalet Komisyonu’nun gerekçesini belirtelim: “01.11.2009 tarihi itibarıyla karşılıksız çek suçlarından adliyeye intikal edenler hakkında geçici bir uygulama öngörülmektedir. Bu kategorideki şüpheli, sanık ve hükümlüler yönünden cezai tehdit
olmaksızın çekte tecessüm eden borcu ödeme imkanı tanınmaktadır. Geçici madde, bu eksen içindeki hukuki yansımaları düzenlemektedir.”
Kanun’un geçici 2. maddesi, aslında çıkan Yeni Çek Kanunu’ndan daha çok konuşulan, daha umutla beklenen bir af maddesi olmuştur.
Maddenin 1. fıkrasında da görüleceği üzere , karşılıksız çek keşidesi nedeniyle hakkında soruşturma, koğuşturma dosyası yahut kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunan kişiler bu madde hükmünden yararlanabilecekler. Her ne kadar basında sadece cezaevlerindeki mahkumları affedecek ve salıverilmelerini sağlayacak bir madde gibi lanse edilen bu maddenin, aslında 01.11.2009 tarihi itibariyle dosyası savcılıkta bulunan (soruşturma şamasında olan) kişilere de uygulanacağı yadsınamaz bir gerçektir. Madde de ikili bir sistemle cezaları askıya alma modeli benimsenmiştir. Bu ikili sistemin ilki şikayetçi ile varılacak anlaşma sonucu askıya alma, ikincisi ise anlaşma olmaksızın taahhüt yoluyla askıya alma sistemidir. Şimdi bunları inceleyelim:
A- ŞİKAYETÇİ İLE ANLAŞMA YOLUYLA CEZANIN ASKIYA ALINMASI
Geçici 2. maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan düzenlemeye göre; bu bent hükmünden yararlanabilmek için;
a) Şikayetçi ile karşılıksız çek keşide edenin belirledikleri bir miktar üzerinde anlaşmaları,
b) Şikayetçi ile karşılıksız çek keşide edenin belirledikleri miktarın belirledikleri vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaları,
c) Anlaşma metninin bir nüshasının şikayetçi yahut vekili tarafından yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına (soruşturma aşamasındaki dosyalar için) veya mahkemeye (koğuşturma aşamasındaki dosyalar yahut kesinleşmiş kararlı dosyalar için) verilmesi.
Bu şartların sağlanması halinde anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir.
Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmayacaktır.
Bu bent hükmünden karşılıksız çek keşide edenlerin yeterince yararlanmaları çoğu zaman mümkün olamayacaktır. Çünkü keşide tarihi 3-5 yıl öncesine ait olan çeklerde alacaklı (şikayetçi) ile keşidecinin borcun miktarı konusunda anlaşabilmeleri çok zayıf ihtimaldir ve hatta hiç anlaşamama ihtimalide mevcuttur. Rastladığımız bir çok olayda, şikayetçiler veya genellikle vekilleri çok kısa bir vade belirleme ve ödenecek miktarı çok fahiş boyutlarda talep etmektedirler. Madde metninde bir asgari veya azami süre belirlenmemiş olması büyük bir eksikliktir.
Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmayacaktır.
Bu bent hükmünden karşılıksız çek keşide edenlerin yeterince yararlanmaları çoğu zaman mümkün olamayacaktır. Çünkü keşide tarihi 3-5 yıl öncesine ait olan çeklerde alacaklı (şikayetçi) ile keşidecinin borcun miktarı konusunda anlaşabilmeleri çok zayıf ihtimaldir ve hatta hiç anlaşamama ihtimalide mevcuttur. Rastladığımız bir çok olayda, şikayetçiler veya genellikle vekilleri çok kısa bir vade belirleme ve ödenecek miktarı çok fahiş boyutlarda talep etmektedirler. Madde metninde bir asgari veya azami süre belirlenmemiş olması büyük bir eksikliktir.
İşte bu bent hükmüne göre anlaşamayan keşidecilere daha pratik bir başka yol daha sunulmuştur.
B- TAAHHÜT YOLUYLA CEZANIN ASKIYA ALINMASI
Geçici 2. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise çek keşidecilerine kanuni ve kabul gerektirmeyen bir imkan sunulmuştur. Bu bent hükmünden yararlanmak için gerekli şartlar ise şöyle:
a) Karşılıksız çek keşide eden kişinin (hesap sahibinin), karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’a göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı (şu anda yürürlükteki faiz oranı yıllık % 16’dır. TCMB Tebliği) üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödemeyi taahhüt etmesi,
a) Karşılıksız çek keşide eden kişinin (hesap sahibinin), karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’a göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı (şu anda yürürlükteki faiz oranı yıllık % 16’dır. TCMB Tebliği) üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödemeyi taahhüt etmesi,
b) Toplam ödeme süresinin taahhüt tarihinden itibaren 2 yılı aşmaması ve belirli vadeler içermesi,
c) Taahhütnamede yer alacak birinci yıl ödenmesi gereken taksidin, toplam borcun üçte birinden az olmaması,
d) Taahhütnamenin, hesap sahibi çek keşidecisi), yasal temsilcisi yahut vekili tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi.
Bu şartların sağlanması halinde anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu halde, taahhütnamenin bir örneği de alacaklıya gönderilir.
Görüldüğü gibi, bu yolun uygulanması keşideciler açısından çok daha kolay ve pratikliği olan bir usul olacaktır. Çünkü, hem şikayetci (alacaklı) ile anlaşma şartı yoktur ve hemde 2 yıllık bir vade vardır.
Ancak, vade süresi 2 yıl olarak belirlenmiş fakat taksitlendirmelerin nasıl olacağı hususu gözardı edilmiştir. Şimdi bunu bir örnekle açıklayalım:
Örnek-1: Çek keşidecisi Bay (A)’nın, Yasa’ya göre yapılan hesaplamada toplam ödemesi gereken borcunun 5.000 TL olduğunu varsayalım. Bay (A), 31.12.2009 tarihinde taahhütte bulunuyor ve ilk taksidini 31.12.2010 tarihinde ve 1.667 TL ikinci taksidini de 31.12.2011 tarihinde 3.333 TL olarak ödeyeceğini belirtiyor.
Bay(A)’nın, bu şekilde taahhütte bulunması tamamen Yasa’ya uygundur. Yasa’ya göre borcun vadesi 2 yılı geçemez şartına, ilk yıl taksidinin borcun 1/3’ünden aşağı olamayacağı şartına uymuştur.
Örnek-2: Çek keşidecisi Bay (B)nin, maddeye göre yapılan hesaplamada toplam borcunun yine 5.000 TL olduğunu varsayalım. Bay (B), 31.12.2009 tarihinde taahhütte bulunuyor ve ilk taksidi 31.01.2010 tarihinde başlamak üzere 24 ay eşit taksitler halinde borcunu ödeyeceğini belirtiyor.
Bay (B)’nin, taahhüdü de tamamen yasaya uygundur. Şartları yerine getirmiştir.
Örnek-3: Çek keşidecisi Bay (C)’nin, toplam borcu yine 5.000 TL olduğunu varsayalım. Bay (C ) 31.12.2009 tarihinde taahhütte bulunuyor ve borcun 1/3’ü olan 1.667 TL’yi ilk taksidi 31.01.2010 tarihinde başlamak üzere aylık 139 TL’lik taksitler halinde ödeyeceğini, kalan 3.333 TL’yi de ilk taksidi 31.01.2011 tarihinde başlamak üzere aylık eşit taksitlerle bir yıl içinde ödeyeceğini taahhüt ediyor.
Bay (C)’nin taahhüdü de tamamen yasaya uygundur. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bir başka hususta uygulanacak olan temerrüt faiz oranının hangi tarihteki oran olarak uygulanacağı yasada belirtilmemiştir. Bilindiği üzere T.C. Merkez Bankası tarafından bu oran günün şartlarına göre sürekli değiştirilmektedir. Bugün için uygulanan oran olan % 16 oranı borca ibraz tarihinden itibaren direk olarak yıllık bazda mı uygulanacak yoksa ibraz tarihinden itibaren TCMB Tebliğlerine göre kademeli oranlar mı uygulanacaktır. Örneğin;
İbraz tarihi 30.05.2005 olan bir çeke her yıl için % 16 oranı uygulanarak mı yoksa o tarihten itibaren belirlenen oranlar kademeli olarak uygulanarak mı borç miktarı tespit edilecektir. Bu konuda tereddüt bulunmaktadır.
C- UYGULAMA İLE İLGİLİ DİĞER HÜKÜMLER
Maddenin 2. fıkrası ise 1. fıkranın (a) ve (b) bentlerindeki seçenekler arasında geçiş imkanı sunuyor. 2. fıkraya göre 1. fıkranın (a) ve (b) bentlerindeki seçeneklerden yararlanabilmek için (a) bendine göre hazırlanmış yazılı anlaşmanın yahut (b) bendine göre hazırlanan taahhütnamenin verilmesi ve hüküm doğurması için son tarih 1 Nisan 2010’dur.
Ayrıca, 1. fıkranın (b) bendine göre taahhütname veren kişi, taahhütnamede öngörülen ödeme süresi içinde şikayetçi ile anlaşır ve şikayetçi/vekili tarafından anlaşmanın bir nüshası yetkili Savcılık yahut Mahkemeye verilirse, yazılı anlaşma hükümlerinden yararlanabilecektir.
Bu son hükmün pek rağbet görecek bir yanı yoktur. Ama 1. fıkranın (b) bendine göre taahhütname verip, ilk yıl taksiti olarak mecburen ve tamamen ödenmesi gereken 1/3 oranındaki kısım ödenmezse; bu hükümle borçlu sanığa, alacaklıyla anlaşması şartıyla 2. bir imkan daha sunulmuş oluyor.
Maddenin 3. fıkrasına göre, soruşturma veya kovuşturmanın durması hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemeyecektir.
Maddenin 4. fıkrasına göre, 1. fıkranın (a) bendine göre hazırlanan anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş olması veya (b) bendine göre hazırlanan taahhüt ile karşılıksız kalan çek bedelinin, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’a göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.
Maddenin 3. fıkrasına göre, soruşturma veya kovuşturmanın durması hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemeyecektir.
Maddenin 4. fıkrasına göre, 1. fıkranın (a) bendine göre hazırlanan anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş olması veya (b) bendine göre hazırlanan taahhüt ile karşılıksız kalan çek bedelinin, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanun’a göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.
Maddenin 5. fıkrasına göre, şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilecektir.
Maddenin 6. fıkrasına göre, soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Yasası’nın 109. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde yer alan Yurt Dışı Çıkış Yasağı adlî kontrol tedbirine karar verilebilecektir.
Maddenin 6. fıkrasına göre, soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Yasası’nın 109. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde yer alan Yurt Dışı Çıkış Yasağı adlî kontrol tedbirine karar verilebilecektir.
Bu yurt dışı çıkış yasağı tedbiri takdiri bir tedbir olarak konulmuştur. Oysaki, büyük miktarlı borçları bulunan ve kesinleşmiş mahkumiyetleri olup da ceza evinden salıverilenler veya cezaevine girmemiş olmakla birlikte cezaları kesinleşenler için “adli kontrol tedbirine de hükmedilir” şeklinde düzenlenseydi kanaatimizce yasanın ruhuna daha uygun düşerdi.
IV- SONUÇ
Yukarıda da açıklamaya çalıştığımız gibi, tüm eksikliklerine rağmen, bu AF niteliğindeki hükmün çıkarılmış olması son derece isabetli ve yararlı olmuştur. Her ne kadar af olarak nitelendirilse de bu bir af değil, yalnızca cezayı askıya alma uygulamasıdır. Çünkü af olsaydı, borçluların borçları sıfırlanarak salıverilmeleri gerekirdi. Oysa burada demoklesin kılıcı gibi,
Hapis ve adli para cezası yaptırımı çek keşidecilerinin borçlarını ödemesinin sağlanması için durmaktadır.
Ekonomik krizden dolayı çok güç durumda olan iyi niyetli borçlular ve çek keşidecileri için son derece sevindirici bir düzenleme olmuştur. Dileriz beklenen verim elde edilir ve binlerce, onbinlerce çek dosyaları ortadan kalkar ve adalet sistemimizde bir rahatlama oluşur.
Yasa ile getirilen diğer tüm değişikliklerle ilgili açıklamalarımızı da başka yazılarımızda yapacağız.
www.yaklasim.com
Yorumlayınız "YENİ ÇEK KANUNU “Askıya Alma Modeli”"
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “