YENİ ÇEK KANUNU İLE GETİRİLEN “ ANLAŞMASIZ ERTELEME “ İMKANI

YENİ ÇEK KANUNU İLE GETİRİLEN “ ANLAŞMASIZ ERTELEME “ İMKANI


A- ) ANLAŞMASIZ ERTELEME İMKANI

ŞARTLARI

1- ) YARARLANABİLECEK KİŞİLER : İmkandan yararlanmak isteyen kişilerin (sanığın) 3167 sayılı kanunun 16. maddesinde tanımlanan “ KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇU “ nedeniyle , 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerden olması gerekir ( g. md 2/f.1) Daha açık bir ifadeyle , bu imkandan yararlanmak isteyen kişilerin 1/11/2009 tarihi itibariyle karşılıksız çek keşide etmek suçundan en azından savcılığa şikayet edilmiş olmaları gerekir. Dosyası henüz mahkemede olup duruşması devam eden , dosyası karara çıkmış , hakkında mahkumiyet kararı verilmiş , hakkında verilen karar kesinleşmiş yahut kesinleşmemiş kişilerle dosyası temyizde ( Yargıtay ) olan kişiler ise bu imkandan hayli hayli yararlanacaklardır. Hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olup arananlar ile ceza infaz kurumlarında bulunanlar da bu imkandan yararlanabileceklerdir.

Madde metninde 1/11/2009 tarihi itibariyle denilmektedir. Kanunda açıklık bulunmadığından bu tarih dahil olmalıdır . Yani , 01/11/2009 günü savcılığa şikayet edilenler de bu imkandan yararlanabilmelidirler.

Acaba şirket yetkilisi olduğu için yahut başkasının çekini imzaladığı için yargılananlar , taahhütnameyi kimin adına verecekler ? Kanunun geçici 2. maddesinin ilk cümlesi “…… haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin “ şeklindedir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere kanun tarafları alacaklı – borçlu diye değil şikayetçi – sanık şeklinde nazarı dikkate almış . Bu vesileyle şirket yetkilisi olmaları yahut başkasının çekini imzalamaları nedeniyle yargılanan yahut mahkum olanlar kendi adlarına taahhüt vermeliler. Zira bir zamanlar yetkilisi oldukları şirkette şimdi yetkili olmayabilirler yahut söz konusu tüzel kişilik feshedilmiş olabilir. Ancak , geçici 2. maddenin “ anlaşmasız erteleme “ imkanından yararlanmak için taahhütname hazırlayan şirket yetkilisi ,borcu şahsen ödemeyi kabul etmiş olmaz mı ? Kanunun tanıdığı imkandan yararlanarak cezadan kurtulmak isterken şirket borçlarını şahsen ödemeyi kanuni bir mecburiyetten dolayı kabul etmek zorunda kalmış olmaz mı ? Ya da geçici 2. madde kapsamında verilen taahhüdün alacak borç ilişkisi oluşturan bir yönü olur mu ? Bu soruların cevapları ise yukarıda madde metninin ifadesine dayanarak savunduğumuz “şirket yetkilisi olmaları nedeniyle yargılanan yahut mahkum olanlar kendi adlarına taahhüt vermeliler “ sonucunu çürütmektedir. “ Başkasının çekini imzaladığı için yargılananlar “ ise mutlaka kendi adlarına taahhüt verecekler , zira suçu olmayan çek sahibini taahhüt altına sokamayız herhalde. Bu noktada belki de kanun koyucunun , karşılıksız kalan borçların tahsili için de bir yöntem düşündüğünü ve onun için doğrudan borçlular değil de sanıkların/mahkumların taahhüt vermesini öngördüğünü söyleyebiliriz.


2- ) TAAHHÜT VERİLMESİ

a-) Taahhüdün niteliği ve içeriği

a1 - ) Taahhüt YAZILI olmalıdır. Zira kanun , anlaşmanın ilgili makama verilmesini ve bir nüshasının da alacaklı tarafa gönderilmesini öngörüyor. ( g. md 2 / f.1 / a ve b bentleri) .Aynı şekilde maddenin 2. fıkrasının başlangıcındaki “ yazılı anlaşma “ ifadesi de bu mecburiyete işaret etmektedir. Diğer bir deyişle taahhüt dilekçe şeklinde verilmelidir. Bu dilekçe şeklindeki taahhütname en az 2 nüsha olacaktır. Nüshalardan biri savcılık yahut mahkeme dosyasında kalacak , diğer nüsha ise savcılık yahut mahkeme tarafından şikayet edene gönderilecektir. Ancak şu sıralar bazı mahkemelerde , özellikle ifade için açılan talimat dosyalarda sanığa bu kanuni imkan açıklandıktan ve yararlanmak isteyip istemediği sorulduktan sonra taahhütlerin tutanağa geçirilmek ( yazılmak ) suretiyle alındığını ve ilgili mahkemesine gönderildiğini müşahade ettik. Bu yararlı ve kırtasiyecilik zulmünü azaltacak uygulamada ise mahkemeler yahut savcılıklar ilgili tutanağın bir nüshasını şikayet edene göndereceklerdir.

a2 - ) Taahhüdün İçeriği : Hazırlanacak taahhütte “Karşılıksız kalan çek bedelinin , üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek ve 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte BELİRLİ VADELERDE ödeneceği “ taahhüt edilmelidir ( g. md 2 / f.1 , md 6 / f. 1 ) .

Peki bu taahhüt kısmında ne kadar ayrıntıya yer verilmelidir ? Yukarıda belirttiğimiz ve bazı mahkemelerde şahit olduğumuzu söylediğimiz uygulamada , mahkemelerin “ Davaya konu …… Bankası ……. Hesabından alınan ………… nolu ………… keşide tarihli ……….. ibraz tarihli ……… bedelli çek bedelini ticari işlerde temerrüt faiziyle beraber …………….. ( misal 20/03/2012 , bu tarih taahhüt tarihinde tam 2 yıl sonrasıdır ) tarihinde ödemeyi , ilk yıl taksidi içinse borç ve faizin 1/3 ‘ünü ……………. ( Misalen 20/03/2011, bu tarih taahhüt tarihinde tam 1 yıl sonrasıdır ) tarihinde ödemeyi , kalan 2/3 lük kısmı ise 20/03/2012 ( misal 20/03/2012 , bu tarih taahhüt tarihinde tam 2 yıl sonrasıdır ) tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ederim. “ şeklinde bir beyan şeklinde taahhüt alınmakta ve faiz hesaplanmadan temel hatlarıyla , sanığa ödeme günleri , cins ve oran olarak neleri ödeyeceği söylenmektedir.

Kanun metninde yer alan “ ……… hesaplanacak faizi ile birlikte “ ifadesi her ne kadar sanki yazılı taahhütte bir faiz ve toplam hesabı yapılması ve taksit miktarlarının net olarak gösterilmesi gerektiği yönüne düşüncemizi sevk etse de , maddeden umulan yararın azami ölçüde sağlanması bakımından yukarı verdiğimiz mahkeme uygulamasını doğru buluyor , taahhütnamede bir faiz yahut taksit hesabı yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Diğer yandan bu imkan , karşılıklı icap ve kabul gerektiren bir imkan olmadığından böyle bir ayrıntı yahut hesaplamaya da gerek görülmemelidir. Aksi halde hem vatandaş hem savcılık ve mahkemelerimiz hem de avukatlarımız işi gücü bırakıp faiz ve taksit hesaplarıyla ve bu hesaplamalara yapılacak itirazlarla uğraşmaya başlarlar ki bu da zaten kör topal ilerleyen adalet sistemini daha da yavaşlatacaktır.

Yukarıda da öz olarak ifade ettiğimiz üzere taahhütnamelerde hesaplamaya yer verilmemeli , taksit ve ödeme tarihleri ile ne zaman ne oranda bir ödeme yapılması gerektiğine dikkat edilmelidir. Ancak burada hukukçulara ( kalem personellerimiz ve arzuhalcilerimiz dahil ) taahhüt tarihiyle taksit ödeme tarihlerinin ve taksit oranlarının madde kapsamına uygun hazırlanıp hazırlanmadığının kontrolü görevi düşer ki maddeden yararlanmak isteyip de taahhütnamesi kanuna uygun olmayan bir taahhüt yaptı maddede öngörülen imkandan yararlanamayan kimse olmasın. Bu bakımdan taahhütlerde asgari olarak ,savcılık / mahkeme bilgileri ( mecburi ), sanık ve şikayetçiye varsa vekillerine ilişkin bilgiler ( mecburi ) , taahhüde konu çeke ilişkin bilgiler ( Bu unsurun mecburi olup olmadığı tartışılabilir. ) , taksit tarihleri ( mecburi ), taksit tarihlerinde çek bedeli ve faizden oluşacak toplam borcun ne kadarının ödeneceği ( mecburi ) ve “ taahhüt ve benzeri kabullenme “ ifadelerine ( mecburi ) yer verilmelidir.

Ticari işlerde temerrüt faiz oranı ise 12 Haziran 2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Merkez Bankası tebliği ile yıllık % 19 ‘dur.

Madde metninde belirli bir taksit sayı öngörülmese de “ ilk yıl 1/3 şartı ödeme şartı “ bulunduğundan en az 2 tane açıkça belirlenmiş taksit tarihi olması gerekiyor. Bu taksit tarihlerinden biri ise ilk yıl içinde bulunmak zorunda.( g. md 1 / f.1 / b. bendi / 3. cümle ) İkiden fazla taksit yapma imkanı da tabiki vardır , Ancak biz örneğimiz anlaşılsın diye 2 taksit gibi açıklama yapacağız. Kanun , taahhütnamenin ilgili Savcılık / Mahkemeye verildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde borcun ödenmesini ve ilk yıl içinde borcun temerrüt faiziyle beraber en az üçte birinin ödenmesi gerektiğini öngörüyor. ( g. md 1 / f.1 / b. bendi ) ( Kanunda taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl denilse de kanımızca burada taahhütnamenin savcılık yahut mahkemeye verilmesi tarihi baz alınmalı ya da taahhütler en azından verilme tarihine göre hazırlanmalıdır. )

Örnek vermek gerekirse , 3000 TL borcu olan kişi 10/01/2010 tarihinde taahhüdünü ilgili makama verse , ilk taksit tarihi ( yahut ilk yıl için birden fazla taksit öngörülürse ilk yılın 1/3 meblağını tamamlayacak son taksit tarihi ) en geç 1 yıl sonra yani 10/01/2011 tarihi olmalıdır. 10/01/2011 tarihinde bu borcun 1/3 ‘ünü ( 1000 TL ) , yıllık %19 faiziyle ( 3000 X %19 X 1 = 570 TL ) beraber ( 1000 + 570 = 1570 TL ) ödemek zorundadır. Örnek bakımından 2 yılın taksit tarihi (yahut ikinci yıl için birden fazla taksit öngörülürse ikinci yılın 2/3 meblağını tamamlayacak son taksit tarihi ) ise taahhütten tam 2 yıl sonra yani 10/01/2012 olacaktır ve bu tarihte sanık/mahkum borcun kalan üçte ikisini ödemek zorundadır.

Taksitlere uyulmaması halinde , alacaklı ( şikayetçi ) tarafın başvurusuyla dosyanın savcılık yahut mahkeme işlemleri ( taahhüt verildiği tarihte kaldığı yerden ) devam edecek , araması duranların aramaları tekrar başlayacak , cezaevinden çıkanlar ise tekrar cezaevine girmek zorunda kalacaktır.

Diğer bir durum da , taahhütte bulunan kişi temerrüt faizi ile borcunu ödese , icra takibindeki borcundan kurtulmuş olacak mıdır ? Elbette kurtulmuş olmayacaktır. Yeni çek kanununun getirdiği imkan yalnızca cezai takibi engellemek içindir. Yoksa icra dosyasındaki “ çek tazminatı , komisyon , avukatlık ücreti , icra masrafı vb. “ borç olarak kalmaya devam edecektir.

Burada icra hukuku ile ilgili bir ayrıntıyı daha söylemekte fayda var. Yeni çek kanununda çek tazminatı adıyla maruf alacak kalemleri kaldırılmıştır. Acaba yeni çek kanununa göre verilen çeklerde yalnız çek bedeli , faizi ve komisyon mu talep edilebilecektir ? Esasen yeni çek kanununun gerekçesine baktığımızda “ çek tazminatı kaldırılmıştır “ diye bir ifade göremedik. Burada kanaatimizce , çek tazminatı sadece yeni çek kanununa alınmamıştır , yoksa Türk Ticaret Kanunu’nun “ Karşılık “ başlıklı 695. maddesinin 3. fıkrasının “Gösterilen paraya mukabil muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan bir çek keşide eden kimse; çekin kapatılmıyan miktarının yüzde beşini ödemekle mükellef olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmine mecburdur. “ hükmü gereği % 5 çek tazminatı istemeye halen kanuni imkan vardır.

Diğer bir soruda şu olsa gerek ? Çek bedelini ve faizini ödediği halde makbuz almayan yahut icra dosyasına değil de doğrudan alacaklına ödeme yaptığı halde ödemesi kötüniyetle dosya hesabından düşülmeyen kişiler ne yapacaktır ? Bizce , burada kanun koyucu iradesinin ardında durmalı ve kanunun öngördüğü miktarı ödediği için hakkında kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilen kişilere icra dosyalarına ibraz edilmek üzere “ ……………( çek ayrıntısı ) çek bedeli olan ….. TL ile ……… tarihine kadar ki temerrüt faizi ödendiğinden dosyası kapatılmıştır. “ yahut benzeri bir evrak alma hakkını tanımalıdır. Aksi halde mağdur olacak kişiler , kısmi menfi tespit davaları açmak durumunda kalacaklar ve bir yandan azaltılan dosya sayısı diğer yandan çoğaltılmış olacaktır.

a3 -) Vekil marifetiyle taahhüt verilebilir mi ? Acaba anlaşmasız erteleme imkanından yararlanmak için verilecek taahhütlerin sanık tarafından yapılması zorunlu mudur , yoksa vekiller de taahhüt verebilmeli midir ? Her ne kadar maddenin ………… kişilerin; b-) …………… taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi …….” şeklindeki ifadesi taahhütlerin mutlaka sanıklar tarafından yapılmasını emrediyormuş gibi görünse de kanımızca Sanık Müdafileri de müvekkilleri yerine taahhütte bulunabilirler. Belki kanun koyucu bu ifadelerle doğrudan sanıkların taahhütte bulunmasını amaçlamış , “ normal tebligat yapılamayan , arandığı halde bulunamayan …” kişilerin adreslerini de tespit ederek bir taşla iki kuş vurmak istemiş olabilir . Ancak müdafilere vekalet verilirken de noterler tarafından adres beyanı istendiği göz önüne alınırsa aynı amaca müdafiiler aracılığıyla verilen taahhütlerde de ulaşılacağı açıktır. Başka açıdan ceza infaz kurumunda bulunan mahkumların taahhütte bulunabilmesi için de müdafile aracılığıyla taahhütte bulunmak gerekecektir. Ancak diğer hukuki işlemlerde de olduğu gibi bu işlemde de işlem tekeli avukatlardadır. Diğer vekiller taahhütname veremeyecektir.

a4 -) Taahhütnameler nereye verilecek ?

Dosyası ,

-Savcılıkta olanlar , savcılık dosya ( soruşturma ) numarasını belirterek dosyanın bulunduğu savcılığa ( Örnek , dosyası Beyoğlu’nda olanlar Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına verecekler. ) Dosyası , ikamet ettiği yahut bulunduğu yerde bulunmayanlar ise , bulundukları yer Savcılığı aracılığıyla taahhütnamelerini ilgili savcılığa gönderebilirler. ( Örnek ,Beyoğlu ‘nda oturduğu halde dosyası Giresun Savcılığında olanlar , Beyoğlu Savcılığı aracılığıyla taahhütlerini Giresun Savcılığına gönderebilirler. )

-Mahkemede olanlar ( davası devam edenler , davası bitip kararı kesinleşmeyenler , davası bitip kararı kesinleşenler , ceza infaz kurumlarında bulunanlar ) , mahkeme adı ve dosya ( esas ) numarasını belirterek ceza davasının görüldüğü ve dosyanın bulunduğu mahkemeye ( Örnek , dosyası/davası Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesinde olanlar taahhütlerini Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesine verecekler. ) Dosyası , ikamet ettiği yahut bulunduğu yerde bulunmayanlar ise , bulundukları yer Asliye Ceza Mahkemesi aracılığıyla taahhütnamelerini ilgili mahkemeye gönderebilirler. (Örnek , Sivas ‘ta oturduğu halde dosyası Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde bulunanlar , Sivas Asliye Ceza Mahkemesi aracılığıyla taahhütlerini Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderebilirler. ) Ceza infaz kurumlarında bulunanlar taahhütlerini cezaevi savcılığı aracılığıyla da ilgili asliye ceza mahkemesine gönderebilirler .

-Dosyası temyizde ( Yargıtay ‘da ) olanlar , ceza davasının görüldüğü ve karara bağlandığı mahkemeye ( Örnek ,Uşak 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıp dosyası şuan temyizde/Yargıtay’da olanlar taahhütlerini , Yargıtay ‘a gönderilmek üzere Uşak 1. Asliye Ceza Mahkemesine verecekler.


a5 -) Taahhütname ne zamana kadar verilebilir ?

Taahhütnamelerin en geç 1/4/2010 ( 1 Nisan 2010 ) tarihine kadar düzenlenmiş , merciilerine verilmiş olması şarttır ( g. md 2 / f. 2 / 1. cümle ). Ancak maddede geçen “ mercîlerine verilmiş olması şarttır “ ifadesini “ dosyanın bulunduğu savcılık ve mahkemeye” verilmek diye kısıtlamamak gerekir. Ceza usul uygulamasında olduğu gibi “ dosyanın bulunduğu savcılık ve mahkeme yahut dosyanın bulunduğu savcılık ve mahkemeye gönderilmek üzere herhangi bir savcılık ya da mahkemeye “ verilmek şeklinde anlamak ve uygulamak gerekir.




a6 -) Taahhütnamede belirtilen ödemeler nereye yapılacaktır ?

Bu hususta geçici 2. maddede ayrı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle taahhütnamede belirtilen taksit ödemeleri alacaklıya yahut avukatı varsa avukatına ya da varsa icra dosyasına yapılabilir. Her halde ödemenin makbuz mukabili yapılması ileride doğabilecek ispat sorunları bakımından menfaate uygun olacaktır.

TAAHHÜDÜN SONUÇLARI

A-) SADECE TAAHHÜTNAME VERMENİN SONUÇLARI

Geçici 2. maddenin 1. fıkrasın b bendi gereği , kanunun öngördüğü usulde hazırladığı taahhütnamesini , 01/04/2010 tarihine kadar ( madde metninde “ en geç 01/04/2010 “ dediği için bu günün de dahil olacağını düşünüyoruz. ) savcılık yahut mahkemesine veren kişiler hakkında taahhütnamede belirtilen süre kadar,

- Soruşturmanın durmasına ( savcılık dosyasının durmasına )
-kovuşturmanın durmasına ( mahkeme dosyasının durmasına )
-hükmün infazının ertelenmesine ( kesinleşen kararlar bakımından aramaların durdurulması )
-hükmün infazının durdurulmasına ( cezaevinde olanların infazlarının durdurularak çıkarılmalarına )

karar verilecektir. Ancak takdire bırakılmış olmakla birlikte , bu kararlarla beraber mahkemeler Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebileceklerdir.

"Yeni Çek Kanunu İle Getirilen “ Anlaşmasız Erteleme “ İmkanı" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ufuk Kara'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

4 Yorum"YENİ ÇEK KANUNU İLE GETİRİLEN “ ANLAŞMASIZ ERTELEME “ İMKANI"

hakanboztas dedi ki...

Sayın ilgili ben 2008 yılında kesmiş olduğum 4000 tl olan çek bedelini ödeyemedim bu durumdan dolayıda cezai takibe alındım.Ve yeni çek yasasından yararlanmak için karşılıksız taahütnamyi imzalıyarak ilgili birime teslim etim.taahütnamemi mutlaka yerine getirecem .

Benim öğrenmek istediğim konu şu.taahütname tarihi gelmeden alacaklı avukatı ev adresime icra gönderebilirmi . ayrıca evimin tüm eşyaları başka bir alacaklı tarafından hacz edilerek yediemin olarak eşime teslim edildi ikinci gelen avukatla bizim nasıl bir anlaşmamız olacak veya bu avukat bize hukuki olarak ne yapabilir.

Beni aydınlatırsanız sevinirim
SAYGILAR SUNARIM.

Hakan BOZTAŞ

emil: hakanboztas3458@mynet.com

User dedi ki...

Sayın Hakan Bey davanızı temyiz etmediniz mi?Çek cezası ayrı ,icra takibi ayrı olarak devam eder. İcra ya gelen eşyaların değerine göre mütakip sıradan (2veya3 cü sıradan)icraya devam eder.Avukata icraya geldiklerinde taahhüt vermeyin, verip de ödemezseniz 90 gün hapis cezası alırsınız.Geçmiş olsun

Saygılar

Adsız dedi ki...

çek maduru esnafın eşiyim 15 ay hapis yattı eşim yalnız x
geride kalanlar neler yaşıyor yokun ötesi olurmu aile ne yer neiçer inanın kötü yola düşenlere şahit oldum maddi suç maddi ceza ne olur

Adsız dedi ki...

BİZ 1984 YILINDAN BERİ FAALİYET GÖSTEREN BİR FİRMAYIZ. AYLIK CİROMUZ ÜÇYÜZBİN TL CİVARINDA DEĞİŞMEKTEYDİ VEDE BANKLARLA İYİBİRŞEKİLDE ÇALIŞMAKTAYDIK.2004 YILINDA YATIRIM YAPARAK YAKLAŞIK 1MİLYON EURO YA MAKİNA ALDIK.YURT İÇİNE ÇALIŞIYORDUK KRİZDE DOLARLA ALDIĞIMIZ HAMMADDE SATTIĞIMIZ ÜRÜN TL OLDUĞUNDAN ÇOK BÜYÜK BİR KUR FARKI YEDİK. BU FARKI TOPARLAYALIM DİYE YURTDIŞINA MAL VERMEYE BAŞLADIK VE YURT DIŞINDA PARAMIZ TAKILDI SONUÇ OLARAKTA YAZDIĞIMIZ ÇEKLERİ ÖDEYEMEZ OLDUK. ASLINDA ÖDENEMEYECEK Bİ BORCUMUZ OLMAMASINA RAGMEN ÜZERİMİZE GELİNDİ ÇALIŞAMAZ OLDUK. BİZ ŞUAN MAĞDUR OLDUK. GEÇİMİMİZİ SAĞLAYAMAZ OLDUK EŞ DOST SAYESİNDE GEÇİNİYORUZ. VE BU ARADA ÇEK TEN DOLAYI HAPİS CEZASI ÇIKMAK ÜZERE BEN ANLAMIYORUM BİZ BU ŞEKİLDE GEÇİNEMEZKEN HAPSE GİRERSEM ÇOLUK ÇOCUK NE YER NE İÇER.BİZİM SUÇUMUZ BU ÜLKEDE YATIRIM YAPIP İŞÇİ ÇALIŞTIRMAK MI ÇEK KARNESİ ALIP DOLANDIRICILIĞA ÇIKANLARLA KÖKLÜ ESNAFLARI SANAYİCİLERİ KARIŞTIMAMAK GEREKİR. MAĞDUR İŞADAMI ( BİRDAHA YATIRIM YAPIP İŞÇİ ÇALIŞTIRMAYACAĞIM BENDE ÜÇKAĞITÇI DOLANDIRICI OLACAĞIM ŞUANDA GÖRDÜĞÜM MUAMELE ONLARDAN DAHA AŞAĞI MAALESEF)

Yorum Gönder

“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “

http://www.wikio.comFriendFeed'de bana abone olAdd to Technorati FavoritesPowered by  MyPagerank.Net web siteleriEconomics Blogs - BlogCatalog Blog Directory

powered by Blogger | WordPress by Newwpthemes