Çek Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710)




Dönem: 23 Yasama Yılı: 4
TBMM (S. Sayısı: 445)
Çek Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710)
Not: Tasarı Başkanlıkça; tali olarak Avrupa Birliği Uyum, esas olarak da Adalet komisyonlarına
havale edilmiştir.
T.C.
Başbakanlık
Kanunlar ve Kararlar 8/5/2009
Genel Müdürlüğü
Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-1690/2010
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulunca 14/4/2009
tarihinde kararlaştırılan “Çek Kanunu Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
– 2 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
,
– 3 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
– 4 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
– 5 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
basiret göstermek ve
– 6 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
Madde
– 7 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
– 8 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
– 9 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
– 10 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
– 11 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
– 12 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
– 13 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
– 14 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
– 15 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Madde
Madde
– 16 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Geçici Madde
Madde
Madde
Adalet Komisyonu Raporu
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Adalet Komisyonu 7/12/2009
Esas No.: 1/710
Karar No.: 27
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Başkanlığınızca Çek Kanunu Tasarısı (1/710), 21/5/2009 tarihinde tali komisyon olarak Avrupa
Birliği Uyum Komisyonuna, esas komisyon olarak da Komisyonumuza havale edilmiştir.
Komisyonumuz, 3/6/2009 tarihli 52 nci toplantısında, Adalet Bakanı Sadullah ERGİN ile ilgili
Bakanlık, kurum ve kuruluş temsilcilerinin de katılımlarıyla söz konusu Tasarının geneli üzerinde
görüşmeleri yapılmış; uzun görüşmelerden sonra maddelerine geçilmiş ve Tasarının daha ayrıntılı
biçimde incelenerek gerekli düzenlemelerin yapılması amacıyla 5 üyeden oluşan bir alt komisyon
kurulmuştur.
Alt Komisyon Tasarıyı, Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Yargıtay
Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, MASAK, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği ve Katılım Bankaları Birliği temsilcileri
ile Tasarının Bilim Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Ünal Tekinalp ile Gazi Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç’in katılımlarıyla 8/6/2009 ve 9/6/2009 tarihlerinde görüşmüştür.
Komisyonumuz Tasarının, 3/12/2009 ve 4/12/2009 tarihli 53 üncü ve 54 üncü toplantılarında,
Hükümeti temsilen Adalet Bakanı Sadullah ERGİN ile Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı,
Maliye Bakanlığı, Yargıtay Başkanlığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu,
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Bankalar Birliği temsilcilerinin katılımlarıyla
Alt Komisyonca kabul edilmiş olan metin üzerinden görüşülmesine karar vermiştir. Yapılan
görüşmeler tam tutanağa bağlanmıştır.
Kanun Tasarısının geneli üzerindeki müzakereler sırasında Hükümet Temsilcisi Adalet Bakanı
Sadullah ERGİN tarafından aşağıdaki görüşler ifade edilmiştir.
Ülkemizde, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun kıymetli evrak kitabında yer alan çek hukukuna
ilişkin hükümlerin uygulamasında karşılaşılan tereddütlerin giderilmesi, çek kullanımında görülen
bazı fonksiyon saptırmalarının ve karşılıksız çek verilmesindeki artışların önlenmesi, çek kullanımındaki
esasların, çek hamillerinin korunmasına dair tedbirlerin ve uygulanacak müeyyidelerin
belirlenmesi amacıyla 1985 yılında 3167 sayılı Kanun kabul edilmiştir. Ancak ilgili kanunun uygulamasında
büyük sıkıntılar çıkmış, karşılıksız çek keşide etmek suçunun önüne geçilememiş, bu nedenle
aksaklıkların giderilmesi amacıyla ilgili kanunda bir çok defa değişiklik yapılmış, karşılıksız
çek keşide etmek suçunun özel olarak düzenlenip suçun oldukça uzun bir hürriyeti bağlayıcı ceza ile
cezalandırılması dahi caydırıcı olmamış, aksine piyasada karşılıksız çek miktarı artmış ve ceza
davaları önemli rakamlara ulaşmıştır.
– 17 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesiyle yukarıda bahsedilen aksaklıkların
giderilmesi amacıyla söz konusu Kanun ile ilgili olarak bir çalışma gurubu oluşturulmuş; bu çalışma
gurubu, çok yoğun ve katılımcı çalışmalar sonucunda “Çek Kanunu Tasarısı” taslağını oluşturmuş ve
taslak Bakanlar Kurulunda son şekli verilerek Yüce Meclise sunulmuştur.
Bu bağlamda Tasarıyla;
- Çekin güvenli bir ödeme aracı olarak itibar kazanmasının sağlanması,
- Çekin bir ödeme aracı olduğuna dair belirleyici hükümlere yer verilmesi,
- Bankaların çek hesabının açılması sırasında yaptıkları araştırmaların derinleştirilmesi,
- Sağlıklı çek kullanımına yönelik önlemlerin alınması,
- Hamile yazılı çekin, kayıt dışı ekonominin bir aracı olmaktan çıkarılması,
- Tüzel kişilerin işlemlerinin bir gerçek kişinin çek hesabı üzerinden yürütülmesinin engellenmesi,
- Karaparanın aklanması ile terörün finansmanında çekin rol oynamasına engel olunması için çek
hesabının açılmasında ve hamile yazılı çekte yeni yaklaşımların benimsenmesi,
- Yeni kanunun Türk Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmesi,
- Karşılıksız çek ile mücadelede ağır hürriyeti bağlayıcı cezaların yetersiz kalmasından dolayı,
suçu önleyici diğer önlemlerin getirilmesi,
- Düzeltme hakkının Türk Ceza Kanununa uygun olarak etkin pişmanlık şeklinde yeniden düzenlenmesi,
- Çek defterlerinin ve yapraklarının geri verilmesinin yeniden düzenlenmesi, kullanılmış, halen
dolaşımda olan çeklerin kimlere verildiğinin ve keşide tarihlerinin belirtilmesi,
amaçlanmıştır.
Komisyon üyeleri tarafından Tasarının tümü ve maddeleri üzerinde müzakereler sırasında aşağıdaki
görüşler ifade edilmiştir:
- Tasarı, 3167 sayılı Kanundan kaynaklanan sorunları aşabilecek niteliklere ve unsurlara sahip
değildir.
- Piyasada karşılıksız çekin yaygın olmasının en önemli sorumlusu, bu konuda üzerine düşen
mükellefiyetleri tam anlamıyla yerine getirmeyen bankalardır.
- Anayasanın 38 inci maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin IV nolu Protokolünün ilgili
hükümleri değerlendirildiğinde, karşılıksız çek keşide etmek suçuna hürriyeti bağlayıcı ceza
verilmesi doğru değildir.
- Tasarının değişik maddelerinde birçok suç tipi ihdas edilmiştir. Bürokratik halkalara yeni
bürokratik halkalar eklenmiştir. Ancak bu yöntemle çekin güvenilir bir ödeme aracı olması sağlanamayacaktır.
- Tasarıda, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz
edilen çek ile ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin
şikâyeti üzerine hürriyeti bağlayıcı bir yaptırım yerine, adli para cezası öngörülmesinin (adli para
cezası ödenemediğinde hapis cezasına dönüşeceğinden) bir esprisi yoktur. Ayrıca, kişi ekonomik durumu
uygun olması durumunda zaten çek bedelini ödeyecektir. Hamilin çek bedelini ödeyemeyen
kişiye bir de adli para cezasının verilmesi mantık dışı bir durumdur.
– 18 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
- Avrupa Birliğine üye ülkelerde karşılıksız çeklerle ilgili olarak hürriyeti bağlayıcı bir yaptırım
sistemi öngörülmemiştir. Karşılıksız çeklerle ilgili olarak hürriyeti bağlayıcı yaptırımlar veya adli
para cezası yerine, idari para cezası verilmesi verilmelidir.
- Tasarıyla tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler arasında bir ayrım yapılmaktadır.
Ancak yapılan bu ayrım uygulamada fayda sağlamayacaktır.
Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinde
öngörülen sürede, özel kanun niteliğindeki 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve
Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun yasama uyumunun yapılamaması sebebiyle,
karşılıksız çek suçlarına bu tarihten önce tertip edilmiş mahkumiyet kararlarının düşmüş sayılacağı
yorumu, kamuoyunda bu konuda toplumsal bir talep ve beklenti üretmiş, giderek karşılıksız çekin suç
olmaktan çıkması eğilimleri Parlamentoya etkili bir iletişimle ulaştırılmıştır. Komisyon, 1985 yılından
bu yana yürürlükte olan karşılıksız çek uygulamalarını, ekonomik yaşamın karşılıksız çek suçu
nedeniyle çeklere yüklediği artık-güveni, çek alacaklılarının meşru hakları ile çek suçlularının yukarıda
belirtilen beklentilerini birlikte değerlendirmiştir. Komisyonun ulaştığı sonuç, temel dayanağının
niteliğine bakılmaksızın toplumda oluşan geçici beklentiyi, geçici ve ekonomik kamu düzenini de
gözeten bir modelle karşılama gereği olmuştur.
Genel Kurula sunulan Tasarı ve Komisyon Raporunun üzerinde oturduğu temel (ratio legis) bu
şekilde özetlenebilir.
Komisyonun oluşturduğu model, 1/11/2009 tarihine kadar işlenmiş ve adliyeye intikal etmiş çek
suç ve cezalarında askı modelidir. Alacaklıyla karşılıksız çek suçunu işleyen kişi arasındaki anlaşma
yahut anlaşmanın gerçekleşmemesi halinde failin taahhütnamesi, ceza tehdidini geçici bir süre için
kaldıracak ve borcun ifası halinde, suçsuzluk rejimine geçilecektir. Modelde öngörülen sürede yahut
taksidin vadesinde temerrüt, askı halini sona erdirecektir.
Komisyonda Anayasamızın 38/7 hükmü, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 4 nolu Protokolünün
1 inci maddesi ve konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi Kararı ayrıca değerlendirilmiştir.
Karşılıksız çek eyleminin suç olmaktan çıkarılması yahut hürriyeti bağlayıcı ceza yaptırımından
vazgeçilmesi elbetteki Yasama Organının takdirindedir. (Any. m. 38) Ancak çeke yüklenen ekonomik
güveni ve keşidecinin ekonomik yapısına erişimi sağlayacak düzenleyici bir alt yapının oluşması
şarttır. Komisyonumuza son toplantıda ulaştırılan ve başka yasalarda değişikliği amaçlayan pozitif
ve negatif veri tabanına yönelik model önerileri ivedilikle yasalaştırılmalıdır.
Tasarının maddeleri üzerinde yapılan değişiklikler sırasıyla aşağıda açıklanmıştır.
Tasarının 1 inci maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının 2 nci maddesinde, Komisyonumuzca, üçüncü fıkranın birinci cümlesindeki, “; bu
hüküm, diğer banka hesapları bakımından da geçerlidir” ibaresi, bu tür bir genel hükmün yerinin bu
Tasarı olmadığı düşüncesiyle madde metninden çıkarılmıştır.
Öte yandan, maddede, Alt Komisyonca aşağıdaki gerekçelerle yapılan değişiklikler Komisyonumuzca
da kabul edilmiştir:
Madde başlığı, madde içeriğini tam olarak yansıtmadığından madde başlığı, “Bankanın araştırma
yükümlülüğü, çek hesapları çek defterleri” olarak değiştirilmiş, ikinci fıkrada, maddenin uygulanmasını
kolaylaştırmak amacıyla çek hesabı açtırırken kabul edilebilecek kimlik belgeleriyle ilgili
olarak maddede tadad edilen hususlara sürücü belgesi de eklenmiştir.
– 19 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Bankaların çek hesabı açtırmak isteyen kişilerden talep ettiği belgeler arasında, tacir olanların
ticaret sicil kayıtlarının istemeleri yanında, esnaf ve sanatkâr olanların da esnaf ve sanatkâr sicil
kayıtlarının istenmesinin gerekli olduğu kanaatine varılarak fıkraya, “tacir olanların ayrıca ticaret
sicil kayıtlarını” ibaresinden sonra gelmek üzere “esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr
sicili kayıtlarını” ibaresi eklenmiştir.
Ayrıca, maddenin ikinci fıkrasına eklenen cümleyle, vatandaş veya yabancı ayrımı olmaksızın,
yerleşim yeri yurtdışında bulunan kişilerin çek hesabı açma talebinde bulunmaları halinde, bu Kanun
hükümlerine göre gerekli tebligatların yapılabilmesi amacıyla kendileri ile ilgili olarak
Türkiye’de bir adresi bankaya bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir.
Üçüncü fıkrada, çek hesabının ilgilinin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamayacağı
öngörülmüş olmakla birlikte, yasal temsilci dışında, vekil tarafından da çek hesabı açılabilmesine
imkân tanınması için “ilgilinin” ibaresinden sonra “vekilin” ibaresi eklenmiştir. Yine aynı fıkrada
“tacir” ibaresinden sonra gelmek üzere, ikinci fıkradaki düzenlemeyle paralellik sağlanması amacıyla
“veya esnaf ve sanatkâr” ibaresi eklenmiştir.
Onuncu fıkrada, mevduat zamanaşımı süresinin katılım bankalarını kapsamadığı kanaatine
varılarak, “mevduat” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya katılım fonu” ibaresi eklenmiştir.
Tasarının 3 üncü maddesinde Alt Komisyonca aşağıda belirtilen gerekçelerle değişiklik yapılmış;
bu değişiklikler Komisyonumuzca da benimsenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, çeki bankaya ibraz eden kişinin yabancı olması ve vergi kimlik
numarasının bulunmaması ihtimaline binaen fıkraya “hamilin” ibaresinden sonra gelmek üzere
“varsa” ibaresi eklenmiştir. Türk vatandaşları bakımından, vatandaşlık numarası aynı zamanda vergi
kimlik numarası olarak işlev görmektedir.
Maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen her bir çek yaprağı için bankanın hamile ödemekle
yükümlü olduğu miktar dörtyüzyetmiş Türk Lirası olarak belirlenmiş ise de bankaların bu konuda daha
sorumlu hareket etmeleri için söz konusu miktar bin Türk Lirası olarak tespit edilmiştir. Aynı
fıkrada, muhatap bankanın, hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarı, uygulamada talep etmeden
ödemediği, çoğu zaman hamilin bankanın böyle bir yükümlülüğünün olduğundan haberdar olmadığı,
dolayısıyla belki de hamilin rahatlıkla kabul edebileceği kısmi ödemenin de bu şekilde gerçekleşmediği
görüldüğünden, bankanın yükümlü olduğu miktarı talep olmadan da hamile ödemesi veya
ödemeyi teklif etmesi gerektiği düşüncesiyle “talep ettiği takdirde,” ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
Dördüncü fıkrada yapılan değişiklikle, “karşılıksızdır” işlemi yapılırken hangi işlemlerin yapılması
gerektiği hususuna açıklık getirilmiştir.
Maddenin beşinci ve altıncı fıkraları birleştirilmiş, kısmi ödemede bulunulmuş olup olmadığına
bakılmaksızın, kısmen veya tamamen karşılıksız çıkan çekle ilgili olarak, karşılıksızdır işlemi yapıldıktan
sonra, çekin ön ve arka yüzünün fotokopisinin bankada saklanması ve aslının ise hamiline geri
verilmesi yönünde düzenleme yapılmıştır. Fıkra numaraları ayrıca buna göre teselsül ettirilmiştir.
Maddeye yedinci fıkra olarak yeni bir fıkra eklenmiştir. Bu yeni fıkraya göre ileri düzenleme tarihli
çeklerin üzerinde yer alan tarihten önce, bankaya ibraz edilmesi ve karşılığının kısmen veya tamamen
bulunmaması halinde, bu çekle ilgili olarak karşılıksızdır işleminin ve hukukî takip yapılmasının
önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, ileri tarihli çekle ilgili olarak kambiyo senet-
– 20 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
lerine özgü hukukî takip yoluna başvurulabilmesi için üzerinde yazılı düzenleme tarihi itibarıyla
kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve bu Tasarı hükümlerine göre karşılıksızdır
işlemi yapılması gerekmektedir.
Alt Komisyonca Tasarının 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası, 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası Kanununda aynı yönde düzenleme bulunduğundan mükerrerliğin önlenmesi açısından,
madde metninden çıkarılmıştır. Bu değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiştir.
Alt Komisyonca Tasarının 5 inci maddesinin birinci fıkrasında, “karşılıksızdır işlemi yapılmasına”
ibaresinden sonra gelmek üzere “kasten” ibaresi eklenmiştir. Böylece söz konusu suçun
ancak kasten işlenebilen suç olabileceğine açıklık getirilmek istenilmiştir. Ancak, bu değişiklik
Komisyonumuzca uygun görülmeyerek aşağıda belirtilen gerekçelerle “kasten” ibaresinin metinden
çıkarılması benimsenmiştir.
Maddede tanımlanan suç, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi
içinde ibraz edildiğinde, çek karşılığının ilgili banka hesabında tam olarak bulundurulmaması
suretiyle oluşur. Çekin karşılığını ibraz anında ilgili çek hesabında bulundurmamak, söz konusu
suçun oluşmasını sağlayacaktır. Söz konusu suçun oluşabilmesi için, çekin karşılığının, dikkat ve
özen yükümlülüğüne aykırı olarak, yani en azından taksirle, ilgili çek hesabında bulundurulmaması
gerekir. Anayasanın 38 inci maddesinin yedinci fıkrasında düzenlenen ceza sorumluluğunun şahsiliği
ilkesi bağlamında güvence altına aldığı kusursuz ceza olmaz kuralının gereği olarak, söz konusu suç,
objektif (kusursuz) sorumluluğu gerektiren bir suç olarak değil, en azından taksire dayalı kusurluluğu
gerektiren bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu itibarla, kişinin, elinde olmayan sebeplerle ortaya çıkan
zorunluluk hâli dolayısıyla, örneğin doğal afet, savaş, kaza geçirmesi gibi bir sebeple, çekin karşılığını
ilgili hesapta zamanında bulunduramamış olması hâlinde, ceza sorumluluğu olmayacaktır. Bununla
birlikte, maddeye Alt Komisyon tarafından eklenen “kasten” sözcüğü bu suçu olası kastla işlenebilen
suç olmaktan çıkarıp doğrudan kastla işlenebilen suç haline getirecektir. Bu durum, söz konusu suçun
düzenleniş gayesiyle bağdaşmayacağı gibi, ticarî alanda ve yargılama sürecinde de olumsuz
sonuçların doğmasına sebep olacaktır. Bu itibarla, maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinde
yer alan “kasten” sözcüğünün madde metninden çıkarılmasında yarar görülmüştür.
Alt Komisyonca, maddenin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, sorumluların belirlenmesinde
yaşanılan güçlüğün giderilmesi amacıyla, çek hesabı sahibi gerçek kişilerin, kendi adına çek düzenlemek
üzere bir başkasını temsilci olarak tayin edemeyeceği hükmüne ilave olarak “vekil”in de tayin
edilemeyeceği kabul edilmiş, bu değişiklik Komisyonumuzca da benimsenmiştir.
Maddenin sekizinci fıkrasında, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kapsamında söz konusu
mahkeme kararlarının elektronik ortamda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına gönderilmesi
işlemlere hız kazandırılması ve bu bağlamda zaman ve emek tasarrufu sağlanması amacıyla değişiklik
yapılmıştır. Yapılan bu değişiklik Komisyonumuzca kabul edilmiş olmakla birlikte, fıkranın
ikinci ve üçüncü cümleleri aşağıda belirtilen gerekçelerle yeniden düzenlenmiştir.
Sekizinci fıkra hükmünde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından bankalara yapılacak
duyuruların usul ve esaslarına ilişkin düzenlemeye yer verilmemiştir.
Ayrıca, ikinci cümledeki düzenleme kişilere ilişkin yasaklama kararlarının Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası tarafından internet ortamında, herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde yayımlanması
gibi bir uygulamaya da sebebiyet verebilecektir.
– 21 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Bu nedenle, fıkranın ikinci ve üçüncü cümlelerinin birleştirilerek daha açık bir düzenleme
getirilmesi amaçlanmıştır.
Tasarının 6 ncı maddesi aynen kabul edilmiştir.
Tasarının 7 nci maddesinin beşinci fıkrasında bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu
miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi hakkında aşağıda belirtilen gerekçelerle yaptırım
öngörülmüştür:
“Bankanın sorumlu olduğu miktardan ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldıracak bir feragat caiz olmadıktan
başka, ödemekle sorumlu olunan miktarın ödenmemesi fiili dahil, suç kapsamına alınmıştır.”
Öte yandan, Alt Komisyonca maddedeki yaptırımlarla ilgili olarak, işlenen fiilin ağırlığı dikkate
alınarak ceza miktarlarında değişiklik yapılmıştır. Yapılan değişiklikler Komisyonumuzca da
benimsenmiştir.
Tasarının 8 inci ve 9 uncu maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Tasarının geçici 1 inci maddesine, Alt Komisyonca dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
gerekçelerle beşinci fıkra eklenmiştir.
“Eklenen fıkrayla, karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı, hüküm verilmiş olup da
temyiz aşamasında bulunan dosyalarla ilgili olarak, yapılacak olan incelemenin içeriğine açıklık
getirilmiştir. Böylece Yargıtayda bulunan dosyalar, ilgili ceza dairesince esastan incelenecektir. Bu
inceleme yapılırken, ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanmasına ilişkin olarak Anayasanın
38 inci maddesi ile Türk Ceza Kanununun 3 üncü maddesi hükümlerine göre değerlendirme
yapılacaktır.”
Bu fıkra hükmü, temyiz incelemesinin mahiyetiyle bağdaşmayacağından, yeni geçici 1 inci
maddede Alt Komisyonca kabul edilen beşinci fıkra hükmüne yer verilmesine gerek görülmemiştir.
Komisyonumuzca, geçici 1 inci madde, aşağıda belirtilen gerekçelerle yeniden düzenlenmiştir.
“Tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulduğu tarihten bu yana geçen zaman
dikkate alınarak, maddede öngörülen tarihlerin yeniden belirlenmesi ihtiyacının ortaya çıkması
sebebiyle söz konusu tarihlerin yeniden belirlenmesi, maddenin kendi içerisinde ifade ve terim
birliğinin sağlanması ve bağlantılı düzenlemeler içeren geçici 2 nci ve geçici 3 üncü maddede yer alan
hükümlerin bir maddede toplanması amacıyla bu değişiklik önergesi verilmiştir.
Öte yandan, önerilen metinde;
- Tasarıdaki üçüncü fıkra hükmü, önergede teklif edilen beşinci fıkra hükmü ile bağdaşmayacağından
madde metnine alınmamıştır.
- Tasarıda dördüncü fıkra olan ancak yukarıda belirtilen sebeple maddenin üçüncü fıkrasının
madde metnine alınmaması sebebiyle üçüncü fıkra olarak önerge metninde yer alan hükmün, lehe kanun
uygulamasını bertaraf ettiği şeklinde herhangi bir yanlış anlamaya sebebiyet vermemesi bakımından,
fıkraya bu doğrultuda, Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesinde düzenlenen zaman bakımından
uygulamaya ilişkin hükmün saklı olduğuna dair cümle eklenerek konuya açıklık getirilmiştir.
– 22 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
- Önergeyle düzenlenen maddenin dördüncü fıkrası, yeni sistemde görev sulh ceza
mahkemesinde olacağından, yürürlük öncesi davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevinin
sürmesini mümkün kılacak usulî bir geçiş hükmü niteliğindedir.
- 3167 sayılı Kanuna 18/2/2009 tarihli ve 5838 sayılı Kanunla geçici 2 nci madde olarak eklenen
hükümde, belirli bir süreyle çekin, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden ödenmek için muhatap
bankaya ibrazı geçersiz kabul edilerek, ticarî hayatta belli bir rahatlığın yaşanması sağlanmıştır. Bu
uygulamadan elde edilen olumlu sonuçlar dikkate alınarak, tarafların başlangıçtaki iradelerine aykırı
olarak, çeklerin üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibrazının engellenmesine yönelik olarak,
altıncı fıkrada, yeni bir süre belirlenerek, ticarî hayatta karşılaşılabilecek sorunlara ve mağduriyetlere
çözüm üretilmesi amaçlanmıştır.
- Hükümet Tasarısında yer almayan ancak Alt Komisyon tarafından maddeye ilave edilen beşinci
fıkra hükmü, temyiz incelemesinin mahiyetiyle bağdaşmayacağından önergede yer almamıştır.”
Alt Komisyonca, Tasarının 5 inci maddesinin sekizinci fıkrasının geçiş sürecinde uygulamada
meydana gelebilecek aksaklıkların sorun yaratmaması amacıyla geçici 2 nci madde eklenmiştir. Söz
konusu geçici 2 nci madde, Komisyonumuzca kabul edilmekle birlikte, yukarıda ifade edilen
gerekçelerle Tasarının geçici 1 inci maddesinin altıncı fıkrası olarak düzenlenmiştir.
Komisyonumuzca yeni geçici 2 nci madde, aşağıda belirtilen gerekçelerle yeniden düzenlenmiştir.
Tasarının geçici 2 nci maddesindeki hüküm Komisyonca kabul edilen geçici 1 inci maddenin altıncı
fıkrasında düzenlenmiş olduğundan, o hükmün korunması gereği kalmamıştır. Önergeyle,
1/11/2009 tarihi itibarıyla karşılıksız çek suçlarından adliyeye intikal edenler hakkında geçici bir
uygulama öngörülmektedir. Bu kategorideki şüpheli, sanık ve hükümlüler yönünden cezai tehdit
olmaksızın çekte tecessüm eden borcu ödeme imkanı tanınmaktadır. Geçici madde, bu eksen içindeki
hukuki yansımaları düzenlemektedir.
Alt Komisyonca, Tasarıya geçici 2 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki gerekçelerle
geçici 3 üncü madde eklenmiştir.
“Tasarının kanunlaşması halinde yayımı tarihi itibariyle 3167 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılacağından,
3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan Bankalararası Takas Odaları
Merkezi tüzel kişiliği de yasal dayanaktan yoksun kalacaktır. Çek takası faaliyetlerinin ödeme sistemleri
içerisindeki önemi göz önüne alınarak, söz konusu faaliyetlerin kesintisiz sürdürülebilmesini
teminen, Tasarının 8 inci maddesinde bahsi geçen tüzel kişilik kuruluncaya kadar bu alanda bir boşluk
yaşanmasının önüne geçecek bir düzenleme yapılması gerekmektedir. Ayrıca, Bankalararası Takas
Odaları Merkezi tüzel kişiliğinin Tasarının 8 inci maddesine göre kurulacak yeni tüzel kişiliğe devri
dolayısıyla ortaya çıkacak vergi, resim, harç ve fon yükümlülüğünden de muaf tutulması gerekecektir.”
Alt Komisyonca kabul edilmiş olan geçici 3 üncü madde, Komisyonumuzca kabul edilmekle birlikte,
Bu madde içeriği, geçici 1 inci maddede düzenlenmiş bulunduğundan konusuz kalması sebebiyle
Tasarı metninden çıkarılmıştır.
Tasarının 10 ve 11 inci maddeleri aynen kabul edilmiştir.
Tasarının maddeleri müzakereleri sırasında redaksiyona tabi tutulmuştur.
– 23 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Raporumuz Genel Kurulun onayına sunulmak üzere Başkanlığınıza saygı ile arz olunur.
Başkan Başkanvekili Sözcü
Ahmet İyimaya Hakkı Köylü Ali Öztürk
Ankara Kastamonu Konya
(Toplantıya katılmadı)
Kâtip Üye Üye
İlknur İnceöz Ahmet Aydın Zekeriya Aslan
Aksaray Adıyaman Afyonkarahisar
(Son oylamada bulunamadı)
Üye Üye Üye
Halil Ünlütepe Osman Ertuğrul Yılmaz Tunç
Afyonkarahisar Aksaray Bartın
(Muhalefet şerhi eklidir) (Muhalefet şerhi ekli)
Üye Üye Üye
Mehmet Emin Ekmen Mehmet Tunçak Mehmet Salih Erdoğan
Batman Bursa Denizli
(Toplantıya katılmadı)
Üye Üye Üye
Celal Erbay Mahmut Durdu Hamit Geylani
Düzce Gaziantep Hakkari
(Son oylamada bulunamadı.
Muhalefet şerhi ektedir)
Üye Üye Üye
Veysi Kaynak Mevlüt Akgün Turgut Dibek
Kahramanmaraş Karaman Kırklareli
(Son oylamada bulunamadı) (Muhalefet şerhim vardır)
Üye Üye Üye
Metin Çobanoğlu İhsan Koca Ali Rıza Öztürk
Kırşehir Malatya Mersin
(Muhalifim) (Son oylamada bulunamadı) (Son oylamada bulunamadı)
Üye Üye Üye
Rahmi Güner Mustafa Hamarat Rıdvan Yalçın
Ordu Ordu Ordu
(Muhalefet şerhi var) (Son oylamada bulunamadı) (Muhalefet şerhimiz eklidir)
Üye
Ali İhsan Köktürk
Zonguldak
(Muhalefet şerhimiz ektedir)
– 24 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
MUHALEFET ŞERHİ
1. Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve 14 Nisan 2009 tarihinde TBMM Başkanlığına sevkine
karar verilen yeni Çek Kanunu Tasarısının geneli üzerindeki görüşmeler Adalet Komisyonunda
3 Haziran 2009 tarihinde yapılmış ve tasarı üzerinde ayrıntılı bir inceleme yapılmak amacıyla bir
Alt Komisyon kurulmasına karar verilmiştir. Alt Komisyon, 8-9 Haziran 2009 tarihlerinde
gerçekleştirdiği toplantıların sonucunda oluşturduğu raporunu Adalet Komisyonuna sunmuştur. Alt
Komisyonun bu raporuna karşı vermiş olduğumuz muhalefet şerhindeki gerekçelerde belirtildiği gibi
Alt Komisyon, yasa ve usul hükümlerine aykırı bir şekilde çalışmış ve bize göre yok hükmünde olan
bir rapor düzenlemiştir.
2. Türkiye gündeminde önemli yer tutan ve bir an evvel mecliste görüşülmesi için tüm kesimlerin
talepte bulunduğu Çek Kanunu Tasarısı 6 ay gibi bir süre uyutulmuş ve Adalet Komisyonu toplantıya
çağırılmamıştır. 03-04 Aralık 2009 günleri yapılan Adalet Komisyonu toplantıları sonucunda tasarı
tüm yapıcı eleştirilerimiz ve önerilerimiz hiçe sayılarak, iktidar partisi üyelerinin oyları ile meclis
genel kuruluna sunulmak üzere kabul edilmiştir.
3. Öncelikle belirtmek isteriz ki, yürürlükteki 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve
Çek Hamililerinin Korunması Hakkındaki Kanunu ortadan kaldıracak olan bu kanun tasarısı ile
sorunların çözülmesi mümkün olmadığı gibi, ortaya yeni sorunlar çıkacaktır.
4. Çek; genel olarak özel hukuk alanını ilgilendiren bir senet türüdür. Çek; tıpkı diğer kambiyo
senetleri gibi TTK'da düzenlenmiştir. Çek, belirli bir bedelin kayıtsız koşulsuz ödenmesi havalesini
içeren bir kambiyo senedidir. Çek, bir ödeme aracı olup, bu araç dışında, vadeli bir alışverişin aracı
olarak kullanılamaz. Çekin fonksiyonu TTK'da tanımlanmıştır. Karşılıksız çek keşide etme suçları,
ticari ilişkiden kaynaklanan bir edimin yerine getirilmemesi eylemine dayanmaktadır. Yargıtay'ın
Adalet Komisyonuna gönderdiği görüşte de açıkça saptandığı üzere bir ticari ilişkiden kaynaklanan
borcun yerine getirilmemesinin suç olarak tanımlanması ve ceza yaptırımı getirilmesi, ceza hukuku
genel ilkeleri ile çatışmaktadır. Suç genel teorisinde tanımlanan sorumluluk esas ve ilkelerine aykırı
olarak suç tipi kurulması kabul edilemez. Komisyondaki görüşmeler sırasında karşılıksız çek keşide
etmenin ceza yaptırımına bağlanmasının nedeni; "Çekin karşılığının ödenmesini sağlamaktır"
şeklinde açıklanmıştır. Bu anlayışta belirtildiği şekliyle özel hukuk alanındaki bir ticari ilişkiden
doğan alacağın ödenmesini sağlamak için ceza ihdası, hukukça kabul edilebilir bir durum değildir.
Anayasamızın 38. maddesi hükmü, özel kaynaklı taahhütlerden doğan borcun ihlaline bir suç ve ceza
hükmünün bağlanamayacağına amirdir. Yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ek protokol birinci
maddesi, "Hiç kimsenin borcundan ötürü özgürlüğünden mahrum bırakılamayacağını" hüküm altına
almıştır. Çekin karşılığının çıkmaması bir taahhüt ihlalidir. Buna hapis cezası öngörülemez. Yasa
koyucu, bu ihlale hapis cezası dışında değişik hukuki yaptırımlar öngörebilir. Tasarı ve Adalet
Komisyonunun görüşü bu yönüyle Anayasa ile çatışmaktadır.
5. Çekin ekonomik işlevinin güçlendirilmesi ve çeke karşı güvenin yükseltilmesi için bankaların
sorumluluğu alanında özel düzenleme yapılmalıdır. TTK’nın çek ile ilgili hükümleri özellikle TTK
695. maddesi hükmü uyarınca Bankaların sorumluluğunun arttırılması, hatta karşılıksız kalan çek
bedelinin tamamından sorumlu olması öngörülmelidir. TTK 695. maddesi hükmü uyarınca, bankalar
çek vermekle; çek hesap sahibine verdikleri çekin karşılığının bulunduğunu ve bu karşılılık üzerinde
hesap sahibinin tasarruf hakkı ve yetkisinin bulunduğunu açıkça kabul etmişlerdir. Bu hüküm
görmemezlikten gelinerek bankaların sorumluluğunu yok denecek düzeyde tutarak toplumdaki sorun
– 25 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
aşılamaz. Çekin TTK’da belirlenen hukuki nitelikleri dikkate alındığında karşılıksız çek keşide
etmenin, suç olarak tanımlanması ve bunun için hapis cezası öngörülmesi kabul edilemez. Sorunu
çözmek için çıkarılan yasalar, sorunu çözmemiş tam aksine sorunları artırmıştır. Bankaların
sorumluluğunu gözardı etmeye çalışan anlayış, sorunun çözümünü, yükü halkın sırtına yüklemekte
görmüştür. Hapis cezaları ile sorunlar 20 yıldır çözülmemiştir. Ceza, ilk defa denenecek bir yöntem
değildir. 20 yılı aşkın bir süredir ceza uygulaması ile sorun çözülmemiştir. Bu tasarı, her yönüyle
hukukun temel ilkelerine, modern ceza hukukuna aykırıdır. Toplumsal sıkıntıları çözecek, toplumdaki
beklentileri karşılayacak, ihtiyaçları giderecek nitelikte değildir.
6. Tasarıda, çeke kendisinden beklenemeyecek işlevler yüklendiği kanunun birinci maddesinde
görülmektedir. Bu düşünce doğru değildir. Zira kayıt dışı ekonominin, kayıt altına alınması, terörün
finansmanının önlenmesi ve kara paranın aklanması gibi hususlar mali mevzuatta ya da ilgili başka
kanunlarda yapılacak düzenlemeler ile gerçekleştirilmelidir. Diğer taraftan, tasarıda TTK’nın çeki
düzenleyen hükümlerine aykırı bir şekilde; çekini tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler
ve hamiline düzenlenecek çekler olarak 3 ayrı gruba ayrılması da uygulamada çok büyük sorunlara
neden olacaktır. Yine karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı için bankaların bin Türk Lirasına kadar
sorumlu olmaları da çok yetersizdir. Zira, yukarıda belirttiğimiz gibi uygulamada yaşanan sorunların
önemli bir nedeni bankaların sorumluluklarının yok denecek kadar az olmasından kaynaklanmaktadır.
7. Komisyonda kabul edilen tasarının 5. maddesinde "Karşılıksız çıkan her bir çek yaprağı için
bin beş yüz güne kadar adli para cezası" öngörülmektedir. Bu para cezasının çek bedelinin karşılıksız
kalan kısmından az olamayacağı da hüküm altına alındığına göre, adli para cezasının üst sınırının
olmadığı ortadadır. Çek bedelini dahi ödeyemeyen borçluların her bir çek için hükmedilen adli para
cezalarını ayrıca ödemesi nasıl mümkün olacaktır. Yasa gereği ödenmeyen adli para cezaları hapis
cezasına dönüştüğünden yukarıda belirttiğimiz gibi Anayasamızın 38. maddesi hükmü hiçe
sayılmaktadır. Tasarının Komisyonda AKP milletvekillerinin önergesi ile değişen ek 2. maddesi ile
karşılıksız çekler nedeniyle haklarında soruşturma ve kovuşturma başlatılmış ya da, kesinleşmiş bir
hükümle mahkum olmuş kişilere 2 yıllık bir ödeme süresinin verilmesi sorunun ancak çok küçük bir
kısmının geçici olarak ertelenmesine neden olacaktır.
8. Adalet Komisyonunda kabul edilen tasarının bu hali ile meclisten geçmesi hiçbir işe
yaramayacaktır. Aradan geçecek çok kısa bir süre içerisinde tasarının yasallaşmasından sonra ortaya
çıkacak çok sayıdaki yeni sorunları çözmek için bu kanunla ilgili değişiklik talepleri meclis
gündemine gelecektir.
Adalet Komisyonundaki görüşmelerde belirttiğimiz ayrıntılı düşüncelerimiz, işbu muhalefet
şerhimizin bir eki niteliğindedir. Komisyondaki görüşlerimiz kapsamında muhalefet şerhimizi saygı
ile sunuyoruz. 07.12.2009
Halil Ünlütepe Rahmi Güner Turgut Dibek
Afyonkarahisar Ordu Kırklareli
Ali Rıza Öztürk Ali İhsan Köktürk
Mersin Zonguldak
– 26 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
MUHALEFET ŞERHİ
Çek Kanunu Tasarısına aşağıdaki nedenlerden dolayı karşıyız. Karşı oy yazımızı arz ediyoruz.
Bilindiği üzere çek, bankalar tarafından matbu olarak hazırlanan ve hesap sahibinin bankadaki
hesabından dilediği kişilere ödeme yapmasına olanak sağlayan bir kambiyo senedidir. Bu çekin diğer
kambiyo senetlerinden (poliçe ve bonodan) farklı olarak, bir ödeme aracı olması anlamına
gelmektedir. Başka bir ifade ile çekte muhatap banka olup, çek, esasen keşidecinin muhatap
bankadaki bir hesabından lehtara ödeme yapılmasını sağlayan bir kambiyo senedidir. Bu itibarla çek,
diğer borç senetlerine ve hatta diğer kambiyo senetlerine nazaran çok daha yüksek bir güvenirliğe
sahip olmaktadır. Hatta çekin zaman zaman nakit derecesinde kabul edildiğini ifade etmek yanlış
olmayacaktır.
Çek hakkındaki yasal düzenlemelerin başında 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu gelmektedir.
Türk Ticaret Kanununun 692 vd. maddelerinde çekin keşidesi, şekli, devri ve ödenmesi
düzenlenmiştir. Ayrıca çekle ilgili özel hükümlere ihtiyaç duyulması sebebiyle, 1985 yılında 3167
sayılı "Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun"
hazırlanmış ve TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Burada ifade etmek gerekir ki,
Türk Ticaret Kanununda çekle ilgili hükümler varken, ayrı bir kanunla paralel düzenleme yapmak
isabetli değildir. Ancak 3167 sayılı Kanunla getirilen hükümlerin Türk Ticaret Kanununun çekle
ilgili kısmına dercedilmesi de mümkün olmadığından, o tarih itibariyle ayrı düzenleme yapmaktan
başka çare kalmamıştır. Ne var ki bugün itibariyle bilindiği üzere Türk Ticaret Kanunu yenilenmekte
olup, mevcut sistem korunmak suretiyle her konu ayrı kanunda değil, tek kanunda düzenlenmektedir.
Bu kapsamda TTK Tasarısı çekle ilgili hükümler içermekte ve TBMM Genel Kurul'u gündemindedir.
TÜRK TİCARET KANUNUNUN DÜZENLENMESİNDE TEK KANUNLA DÜZENLEME
YÖNTEMİNDE ISRAR EDİLECEKSE, ÇEKLE İLGİLİ TÜM KONULARIN DA BU KANUNDA
DÜZENLENMESİ GEREKECEĞİ TARTIŞMASIZDIR. Dolayısıyla esasen yapılması gereken, Türk
Ticaret Kanunu Tasarısı kapsamında çekle ilgili hükümlerin de sevk edilmesi iken, isabetsiz olan
ancak zorunluluktan dolayı başvurulmuş olan ikili düzenlemeyi korumak son derece yanlış ve
isabetsizdir.
3167 sayılı Kanun ile getirilen en önemli yenilik, hesapta yeterli karşılık olmadığı için
ödenmeyen çekin keşidecisine, çek hamilinin şikayetine bağlı olarak 1 yıldan 5 yıla kadar hapis
cezası öngörülmüş olmasıdır. Karşılıksız çekin hapis cezası müeyyidesine tabi tutulması, bir yandan
çek kullanımının yaygınlaşmasına, diğer yandan karşılıksız çekten dolayı ceza davalarının artmasına
neden olmuştur. Gerçekten, Türkiye'deki ceza davalarının yaklaşık %l5'i karşılıksız çekle ilgilidir. Bu
oran, karşılıksız çek olayının, tam bir sosyal felakete dönüşmüş olduğunun önemli bir işaretidir. Öte
yandan ülkede yaşanan ekonomik krizler sonucunda karşılıksız çekten dolayı mahkumiyet alan
kişilerin sayısında sürekli bir artış görülmektedir. Sorunun çözümü için etkili düzenlemeler yapılması
gerekmekte olup, geçici, etkisiz ve uygulanması mümkün olmayan düzenlemeler sorunun çözümüne
hizmet etmeyeceği gibi, çözüm için etkili düzenlemeler yapılmasına engel teşkil edecek en azından
ertelenmesine sebep olacaktır. Ayrıca bu tür etkisiz düzenlemeler sorunun büyümesine yol açacağı
gibi, başka sorunların doğmasına da imkan verecektir.
Anayasada değişiklik öngören 03.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun uyarınca yeni bir
düzenleme yapma zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu kanunla Anayasanın 38. maddesine eklenen fıkra
uyarınca "hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı
– 27 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
özgürlüğünden alıkonulamaz". Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek 4. Protokolün ülkemiz
tarafından onaylanmasının doğal bir sonucu olarak bu hüküm, Anayasaya aynen aktarılmış ve
böylece, sözleşmeden doğan borcunu ödeyemeyen kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesi
yasaklanmıştır. Bu düzenleme, karşılığı olmadığı için ödenmeyen çeklerden dolayı keşideciyi hapis
cezası ile cezalandıran 3167 sayılı Çek Kanununda da değişiklik yapılmasını gerektirmektedir.
Aslında, Çek Kanununun çıkarıldığı tarihlerden itibaren karşılıksız çekin hapis cezası yaptırımına tabi
tutulması eleştirilmiş ve ceza hukukunda çağdışı kalmış bulunan en eski Roma Hukukundaki "borç
için borçlunun cezalandırılması" sistemine geri dönülmüş olmaktadır. Üstelik bu anlayışla çelişkili
olacak ve mevcut Kanunda ve Tasarıda öngörülen bu sistemin dahi işlemesini imkansız kılacak
şekilde cezaların affı yoluna gidilmektedir.
Öte yandan karşılıksız çek olayları tek tip olaylar da değildir. Gerçekten bazı karşılıksız çek
olayları aslında tipik dolandırıcılık olayı olduğu halde, karşılıksız çek olarak değerlendirilmekte,
böylece sırf ekonomik nedenlerle bir çok kimse cezalandırılmış olduğu gibi, bu yolla işlenen
dolandırıcılık olayları cezasız kalmaktadır. O HALDE YAPILMASI GEREKEN SIRF EKONOMİK
BİR DURUM OLAN KARŞILIKSIZ ÇEK DURUMUNUN CEZALANDIRILMASI DEGİL,
ÇEKİN BİR SUÇ ARACI OLARAK KULLANILMASININ ÖNLENMESİ VE BU DURUMUN
CEZALANDIRILMASIDIR. TASARIDA BÖYLE BİR TEDBİR VE CEZALANDIRMA
ÖNGÖRÜLMEDİĞİ GÖZLENMEKTEDİR.
Önemle belirtmek gerekir ki, tüm borçlanma senetleri, özellikle nitelikli birer borç senedi olan
kambiyo senetleri ve bunların içinde de arkasında bir bankanın ve banka hesabının varlığı sebebiyle
çekler, aynı zamanda birer kredi aracıdır. Başka bir ifade ile çek düzenlenerek esasen, riskini sadece
alacaklının taşıdığı bir kredi alanı yaratılmış olmaktadır. Doğrusu piyasadaki tüm kredi alanları aynı
zamanda ülke ekonomisi bakımından birer risk alanlarıdır. Bu sebeplerdir ki, tüm modern hukuk
sistemleri banka kredilerinin kullandırılmasının ve geri dönüşlerinin, hem bankalar ve hem de ülke
ekonomisi için risk düzeylerini en aza indirecek kurallar içermektedirler. Hatta banka kredilerinin
harcanmasının dahi düzenlemeye tabi tutulduğuna rastlamak mümkün olmaktadır. Bu son durumun
en önemli örnekleri ihracat ve ithalat kredilerinde görülmektedir. Nitekim bankalar da, her türlü
kredilerin geri dönüşünü sağlamak üzere, krediyi kullandırırken çok sıkı araştırmalar yapmakta,
yeterli hatta yüksek teminatlar sağlamaktadırlar. Her türlü teminata rağmen, riskli müşterilere kredi
kullandırılmaması gerekmekte, bütün bunlar başta BDDK olmak üzere kamu otoriteleri tarafından
denetlenmekte; aksaklıklar müeyyidelendirilmektedir. O halde bankaların riskini kendilerinin taşıdığı
krediler söz konusu olduğunda, gösterdikleri titizliği, riskini üçüncü şahısların taşıdığı çek türünden
kredilendirmelerin yolunu açarken de göstermesi gereklidir. Ne var ki uygulamada bunun
yapılmadığı, hatta banka müşteri ilişkilerinin devamı bakımından bankaların kendiliğinden bu titizliği
göstermelerinin beklenemeyeceği tartışmasızdır. Gerçi Tasarı ile çek hesabının açılması, çek defteri
verilmesi, çekin ödenmesi ve karşılıksız çıkması gibi çek ilişkisinin her aşamasında bankalara önemli
görevler yüklenmektedir. Bu cümleden olmak üzere çek karnelerinin verilmesinde bankalara gerekli
basiret ve itinayı gösterme yükümlülüğü getiren 3167 sayılı Kanunun 2. maddesi Tasarı'nın 1.
maddesi ile korunmakta, sadece ek olarak bankaların çek defteri verecekleri kişi hakkında Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasından bilgi alma zorunluluğu getirilmektedir. Buna göre, "bankalar, çek
hesabı açmak maksadıyla bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken,
çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklılık ve engel durumu bulunup bulunmadığını Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasından sorarlar, ayrıca bu kişinin mali durumu, toplumsal bakımdan şöhreti
– 28 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
gibi hususların belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler". Gerçekten, Tasarıda açıkça
düzenlenmiş olmasa bile Bankacılık Kanunu gereğince de, bankalar, çek hesabı açtırmak isteyen
kişileri seçerken gerekli basiret ve özeni göstermekle yükümlüdür. Bu yükümlülüğün bir sonucu
olarak, bankalar, başvuruda bulunan kişinin yasaklılık ve engel durumunu Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasından sormak zorunda olduğu gibi bu kişinin mali durumu, toplumsal bakımdan
şöhreti gibi hususları da araştırmakla yükümlüdürler (Tasarı m.1). Bu çerçevede, bankalar, çek hesabı
açtıranların açık kimlik ve adreslerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı örnekleri ile yerleşim
yeri (ikametgah) belgelerini, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını almak zorundadır. Söz
konusu belgelerin hesapların kapatılmasını izleyen beş yıl süreyle saklanması ve hesabın kapatılma
hallerinin on işgünü içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilmesi gerekmektedir (Tasarı
m.2). Ne var ki, bu hüküm yetersiz olmakla birlikte, bir yaptırımı da bulunmamaktadır.
Öte yandan, Tasarının 2. maddesi 3167 sayılı Kanunun 3. Maddesinden farklı olarak sadece çek
defterlerinin her yaprağına çek hesabının bulunduğu şubenin adı, hesap numarası ve hesap sahibinin
vergi kimlik numarasının yazılmasını öngörmektedir. Bu düzenlemeyle, çeke yazılması gereken
unsurlara hesap sahibinin vergi kimlik numarası eklenmiş olmaktadır. Şube adı, hesap numarası veya
vergi kimlik numarasının yazılmamış olması ya da bankalarca baskı şekline ilişkin esaslara aykırı
davranılmasının çekin geçerliliğini etkilemeyeceğini hükme bağlamaktadır. Buna karşılık, TTK. m.
692'de belirtilen unsurları taşımayan senetler, 3167 sayılı Kanun kapsamında çek olarak
nitelendirilemez. Böylece, bir senedin çek vasfını kazanabilmesi için TTK. m. 692 ve m. 693
hükümlerinde yer alan zorunlu unsurları taşıması gerekli ve yeterlidir. Diğer bir deyişle, bu düzenleme
ile getirilen ek unsurlar, çekin zorunlu unsurlarında herhangi bir değişiklik yapılmamakta, daha
önceden olduğu gibi bir senedin çek niteliği taşıyıp taşımadığı TTK. m. 692 ve m. 693 hükümlerine
göre belirlenmektedir.
NE VAR Kİ, TASARI İLE DAHA BAŞLANGIÇTA BANKALARIN ÇEK HESABI AÇMASI
VE ÇEK KARNESİ VERMESİNİN ONLARIN İNİSİYATİFİNE BIRAKILMAYARAK KREDİ
HESABINA BENZER ARAŞTIRMA VE KURALLARA BAĞLANMASI KAÇINILMAZDIR.
OYSA TASARIDA BUNA İLİŞKİN DÜZENLEME OLMADIĞI GİBİ, BÖYLE BİR ANLAYIŞ
DA YOKTUR.
Bilindiği üzere, mevcut sistemimizde karşılıksız çek karnelerinden dolayı, bankaların belli
oranda hukuki sorumluluğu bulunmakta, ancak çeşitli sebeplerle işlememektedir. Tasarıda da bu
sistem geliştirilerek korunmaktadır. Şöyle ki, Tasarı ile bankanın ödeme yükümlülüğü, 10. maddede
belirlenen sorumluluk miktarı (yasal garanti miktarı) saklı kalmak üzere, çek hesabında bulunan
miktarla sınırlıdır (Tasarı m.3/III). Yeni düzenleme, doktrinde önerildiği şekilde kısmi ödeme
işlemlerinin nasıl yapılacağını da hükme bağlamaktadır. Buna göre, yasal garanti miktarı dahil olmak
üzere, kısmen ödeme halinde, müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip yoluna
başvurmakta, Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunmakta ve icra daireleri ve mahkemelerde ispat
aracı olarak kullanmak üzere çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi hamile verilir. Görüldüğü
gibi, yeni düzenleme, kısmi ödeme durumunda çekin aslının kimde kalması gerektiği konusunda çek
hamili ile banka arasında çıkan ihtilaflara son vermektedir. Ayrıca, bu suretin takip işlemlerinde ve
mahkemelerde delil olarak kabul edileceği hükme bağlanmak suretiyle hamilin mağduriyeti de
önlenmektedir. Hal böyle olmakla birlikte, karşılıksız çekten dolayı bankaların sorumluluğuna ilişkin
mevcut sistemdeki eksiklik ve aksaklık sorumluluğun miktarı ile ilgili değildir. Sorun sistemin
işlememesidir. O halde işleyecek bir sistem oluşturulmak üzere mevcut sistem terk edilmelidir.
– 29 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Bütün bunlara ek olarak, her zaman ve özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, firma ve kişilerin
çeki kötü niyetli olarak kullandıkları, yetkisiz kişilere imzalatılan çeklerle, piyasadan karşılıksız mal
ve hizmet temin edildiği bilinmektedir. Uygulamada sıkça karşılaşıldığı üzere, kötüniyetli keşideciler,
hamili zarara uğratmak kasdıyla ya ödeme yasağı koymakta veya hesaptaki parayı başka bir hesaba
aktarmak ya da çekmek suretiyle banka tarafından ödeme yapılmasını engellemektedir. Yukarıda da
açıklandığı gibi çek bir suç aracı olarak kullanılabildiği gibi muvazaa aracı olarak kullanılıp, haksız
kazanç elde etmekte de kullanıldığı bilinmektedir. Gerçekten mesela ülkemizde göstermelik şirketler
kurulup, bu şirketler adına çek karneleri alınıp, alında şirket ortaklarının şahsi malvarlıklarına
başvurma imkanı bulunmayan bir borç alanı yaratıldığı herkesçe bilinmektedir. Dolayısıyla çek
hamillerinin korunması açısından Tasarıda önemli bir eksiklik mevcuttur. Tasarıda çeki keşide ettikten
sonra üçüncü kişileri zarara uğratmak amacıyla çek karşılığının çekilmesi veya başka birine
aktarılması ya da ödeme yasağı konulması türünden fiillerde bulunan keşidecilere karşı herhangi bir
yaptırım öngörülmemiştir. Bu davranışların yaptırımsız kalması, söz konusu fiillerin artmasına neden
olmaktadır.
Gerçek çek mağdurları çekin suç aracı ve muvazaa aracı olarak kullanıldığı bu tür olaylarda
alacaklarına ulaşamayan alacaklılar olduğu tartışmasızdır.
O HALDE TASARI İLE ÇEKİN MUVAZAA ARACI OLARAK KULLANILMASININ DA
ÖNÜNE GEÇECEK DÜZENLEMELER YAPILMASI GEREKTİĞİ ORTADADIR. OYSA
TASARIDA NE BORCU, NE DE ALACAKLININ GÖZDEN ÇIKARILMAMASI ŞEKLİNDEKİ
PRENSİBİN TAM AKSİNE, HEM BORÇLU HEM ALACAKLI GÖZDEN ÇIKARILMIŞ
OLMAKTADIR. BU HALİYLE TASARI KAMUOYUNDA ÇEK MAĞDURLARI OLARAK
ADLANDIRILAN KARŞILIKSIZ ÇEK HÜKÜMLÜLERİNE TEK SEFERLİK, YARARSIZ BİR
GEÇİCİ DURUM SAĞLAMAKTAN BAŞKA BİR AMAÇ GÜTMEDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR.
TASARI MEVCUT HALİ İLE SEÇİM ÖNCESİ İMAR AFFI ÖZELLİĞİNDEDİR.
ESASEN YAPILMASI GEREKEN, Bankaların çek karnesi vermesi çek karnelerinin
kullanılması, karşılıksız çek bedellerinin belli şartlarda tamamına kadar olmak üzere, önemli oranda
oluşturulacak bir fondan karşılanması, çekin karşılıksız çıkmasına ekonomik yaptırımlar
uygulanması, bu yaptırımların hem karşılıksız çek keşide edenlere, hem de muhatap bankaya yönelik
olması, BDDK’na çek hesaplarına ve karşılıksız çek olaylarına ilişkin denetim ve takip, yetki ve
görevi verilmesi gibi tedbirlerdir. Bu cümleden olmak üzere, Tasarı ile;
- Çek hesabı açılmasına ilişkin kredi hesabına benzer kurallar öngörülmeli;
- Kaynağı, çek karnelerinin verilmesi aşamasında, banka müşterilerinden temin edilmek üzere
bir Karşılıksız Çek Fonu oluşturulmalı;
- Karşılıksız çek olayları çeşitlendirilerek, her bir durumda çek bedeli belli oranda Karşılıksız
Çek Fonu'ndan karşılanmalı;
- Karşılıksız çek olaylarına kademeli ekonomik yaptırımlar öngörülerek, bu yaptırımlar hem
keşideci için, hem bankalar için söz konusu olmalıdır.
- Söz konusu tasarıda bunların hiçbirisi bulunmamakta ve bu tasarının kanunlaşması halinde
çeklerle ilgili yaşanan sıkıntılar aynen devam edecek ve bir müddet sonra bugünkü yaşadığımız
problemler artarak işin içinden çıkılmaz bir noktaya gelecektir. Bu sebeple bu tasarıya karşıyız.
Metin Çobanoğlu Osman Ertuğrul Rıdvan Yalçın
Kırşehir Aksaray Ordu
– 30 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
MUHALEFET ŞERHİ
Ekonomik krizle birlikte ticaret hayatımızda yaşanan sıkıntılar kredi kartlarında olduğu kadar,
çek kullanımımızda da oldukça sorunlu bir döneme girmemize neden oldu. Ekonomik
dalgalanmalarla birlikte karşılıksız çek sayısı ve bu konuda açılan dava ve icra takibi sayısı da her
geçen gün daha da artmıştır. Türkiye'yi etkisi altına alan ciddi ekonomik krizin bir sonucu olarak
çekten kaynaklanan dava ve icra takiplerinin doruk noktasına ulaştığı bir dönemden geçmekteyiz.
Kamuoyunda beklenti yaratan görüştüğümüz bu yasa tasarısının amacı aslında bu beklentileri
karşılamak, hapis cezalarını kaldırmak, af çıkarmak değildir. Tasarının tamamı incelendiğinde böyle
bir amacının olmadığı ortaya çıkmaktadır.
Hapis gibi hürriyeti bağlayıcı bir ceza karşısında insanlar artık alacaklarını içinde bulundukları
ve hak etmediklerini düşündükleri uzun süreli ceza nedeniyle isyan etmekteler.
Yürürlükteki yasanın 8 yıllık uygulaması göstermiştir ki karşılıksız çek suçunu uzun süreli hapis
cezalarıyla cezalandırmanın herhangi bir caydırıcılığı olmamıştır. Üstelik her geçen yıl karşılıksız çek
sayısı artmış ve bu nedenle mahkum olanlar, cezaevlerinin kapasitesini zorlar hale getirmiştir.
Bir suçu ve cezasını onu yaratan şartlardan bağımsız olarak düşünmek olanaksızdır. Hangi ticaret
erbabı çekinin yazılmasını ister. Herkes çeklerini ödeyebilmek, itibarını korumak ve geliştirmek
arzusuyla ticari hayatını sürdürmek ister. Ancak yaşadığımız ve de bir bütün olarak bütün toplumu
pençesine aldığı ekonomik kriz; en dürüst, namuslu ve iyi niyetli taciri bile hapis cezasıyla karşı
karşıya getirebilmektedir. Kısacası karşılıksız çek için öngörülen hapis cezası, ceza politikası
açısından kendisinden beklenen sonucu yaratamamıştır. Kişileri uzun süreler boyunca hapiste tutmak
çalışmalarını, kazanmalarını, borçlarını ödeyebilmelerini engellemekten başka bir işe
yaramamaktadır.
Kaldı ki, Yargıtay'ın bu yasaya ilişkin görüşlerinde ifade ettiği gibi, karşılıksız çek suçları gerçek
ve tüzel kişilerin ticari ilişkilerinden kaynaklanan ve edimin yerine getirilmesine yönelik yaptırımları
içermektedir.
Bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün
görülmemektedir. Suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif
edilmektedir. Çek genel olarak özel hukuk alanını ilgilendiren bir kambiyo senedi türüdür ve de
TTK'da düzenlenmiştir. Karşılıksız çek düzenlemenin ceza yaptırımına bağlanmasının hiçbir mantıklı
gerekçesi yoktur. Çekin karşılığının ödenmesini sağlamak için ceza yaptırımının uygulanması hukuka
aykırıdır.
Tasarının son haliyle, ceza yaptırımı bakımından yürürlükteki yasadan hiç farkı yoktur. Kişiler,
verilen adli para cezasını ödeyemedikleri takdirde yine hapis cezası ile karşı karşıya kalacaklardır.
Dikkat edilirse, bu cezanın karşılıksız çekin ödenmesiyle hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü para
cezasına hükmedilenler bir yerlerden para bularak para cezasını devlete ödeyebilseler de, karşılıksız
çekten alacağı olanın eline bir kuruş geçmemektedir.
Cezayı ödeyemediği için hapis yatan kişiler işlerini ve para kazanma olanaklarını kaybettiğinden,
alacaklılar paralarını tahsil ümidini hepten yitirmektedir.
Burada bir açıklama daha yapmak gerek: Borç-alacak ilişkilerinin yasal belgesi borç senedi yani
bonodur. Dünyanın her yerinde borç-alacak ilişkileri bonoyla yürür. Bonosunu gününde ödemeyen
hakkında kanuni takibat yapılır. Bu tür kanuni takibatta icra-iflas vardır ama hiçbir şekilde hapis yoktur.
– 31 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
Bize göre, çek konusunda yaşanan en büyük sorun, bankalara yeteri kadar sorumluluk yüklenmemesinden
kaynaklanmaktadır. Bankalar, neredeyse önüne gelen her başvuruyu değerlendirip, yeteri
kadar araştırma ve inceleme yapmadan kişilere çek hesabı açmaktadır.
Bankaların sorumluluğunun az olması, karşılıksız çek sorununun bu hadde ulaşmasının tek
nedenidir. Bankalar, gerekli özen ve itinayı göstermemektedirler. Komisyon görüşmelerinde de
verdiğimiz değişiklik önergelerinde, bu konuda en büyük sorumluluğun bankalara verilmesi
gerektiğini ifade ettik.
Bize göre, çek konusunda yaşanan sorunlar bu yasa tasarısıyla da çözüme kavuşamayacaktır. Bu
konuda, bir bütün olarak toplumun ekonomik ve ticari hassasiyetleri göz önünde bulundurularak yeni
düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Aksi halde, tasarının bu şekilde yasalaşması halinde, şu an
büyük umutlarla bekleyen binlerce vatandaşın hayalleri suya düşmüş olacaktır.
Özce anlattığımız nedenlerden ötürü, bu tasarının bu haliyle yasalaşmasına karşıyız.
Muhalefet şerhimi saygıyla sunarım.
Hamit Geylani
Hakkâri
– 32 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445 )
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METİN
ÇEK KANUNU TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, çek
defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine,
kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve
kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması
önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile
çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere
aykırılık hallerinde ilgililer hakkında
uygulanacak yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde
genel hükümler uygulanır.
Araştırma yükümlülüğü, çek hesapları
ve çek defterleri
MADDE 2- (1) Bankalar, çek hesabı açılması
ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen
görev ve yükümlülükleri yerine getirirken,
çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını
bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar;
ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun
belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni
gösterirler.
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin
yasaklılık durumuna ilişkin adli sicil kayıtlarını,
açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı
nüfus cüzdanı veya pasaport örneklerini,
yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını,
tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını
almak ve çek hesabının kapatılması halinde
bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on
yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Çekin karşılığının
tamamen veya kısmen bulunmaması
halinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri
talebi halinde hamile verilir.
(3) Çek hesabı ilgilinin veya yasal temsilcisinin
imzası olmadan açılamaz; bu hüküm, diğer
banka hesapları bakımından da geçerlidir.
Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından
çek defteri verilmesini isteyen kişi, her
defasında tacir olup olmadığı ve kendisi hakkında
çek düzenleme ve çek hesabı açma yasa-
– 33 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
ADALET KOMİSYONUNUN
KABUL ETTİĞİ METİN
ÇEK KANUNU TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, çek
defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine,
kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve
kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması
önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile
çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere
aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında
uygulanacak yaptırımları belirlemektir.
(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde
genel hükümler uygulanır.
Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek
hesapları ve çek defterleri
MADDE 2- (1) Bankalar, çek hesabı açılması
ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen
görev ve yükümlülükleri yerine getirirken,
çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını
bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar;
ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun
belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni
gösterirler.
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin
yasaklılık durumuna ilişkin adlî sicil kayıtlarını,
açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı
nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini,
yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik
numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili
kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf
ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının
kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı
tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla
yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan
kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak
Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin
karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması
hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen
adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.
(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal
temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı
açılmasını veya mevcut çek hesabından çek
ğı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda
bulunur. Tacir tüzel kişiler adına verilecek
beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim
organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza
yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim
organında görev yaptığı, temsilcisi veya
imza yetkilisi olduğu tacir tüzel kişiye çek defteri
verilmez.
(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen
esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar
Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin
görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasınca Resmi Gazetede yayımlanacak
tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan
kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek
çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde
bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler
için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği
ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek
çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının
kullanılması gerekir. Çek yapraklarının
üzerinde "hamiline" ibaresi matbu olarak yer alır.
(7) Çek defterinin herbir yaprağına;
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin
adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve
soyadı, tüzel kişinin adı,
ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin
vergi kimlik numarası,
yazılır.
(8) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı
ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.
(9) Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması
kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede
yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini
etkilemez.
– 34 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir
veya esnaf ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi
hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı
beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek
beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim
organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza
yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.
(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim
organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza
yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.
(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.
(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen
esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar
Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin
görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca Resmî Gazetede yayımlanacak tebliğle
düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere
verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek
çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde
bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece
bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı
çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde,
hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması
gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline”
ibaresi matbu olarak yer alır.
(7) Çek defterinin her bir yaprağına;
a) Çek hesabının numarası,
b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,
c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve
soyadı, tüzel kişinin adı,
ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin
vergi kimlik numarası,
yazılır.
(8) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı
ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.
(9) Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması
kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede
yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini
etkilemez.
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal
temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat zamanaşımı
süresinin dolması üzerine kapatılabilir.
Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı
bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz
süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine
tabi tutulur.
İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun
tespiti ve gecikme cezası
MADDE 3- (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın
bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir
şubesine ibraz edildiğinde hamilin vergi kimlik
numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek,
hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz
edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle
ödenir.
(2) "Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın
hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu
miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan
kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici
dışındaki hamile, talep ettiği takdirde, süresinde
ibraz edilen her çek yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması halinde,
1) Çek bedeli dörtyüzyetmiş Türk Lirası
veya üzerinde ise, dörtyüzyetmiş Türk Lirası,
2) Çek bedeli dörtyüzyetmiş Türk Lirasının
altında ise çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması halinde,
1) Çek bedeli dörtyüzyetmiş Türk Lirası
veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla,
kısmi karşılığı dörtyüzyetmiş Türk Lirasına
tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedelinin dörtyüzyetmiş Türk Lirasından
fazla olması halinde, çek bedelini, aşmamak
koşuluyla, kısmi karşılığa ilave olarak dörtyüzyetmiş
Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi
ile muhatap banka arasında çek defterinin
teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek
bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmündedir.
– 35 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal
temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya
katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine
kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra,
üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine
göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler
karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.
İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun
tespiti ve gecikme cezası
MADDE 3- (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın
bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir
şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi
kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak
çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir
şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak
suretiyle ödenir.
(2) “Karşılıksızdır” işlemi, muhatap bankanın
hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu
miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan
kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici
dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek
yaprağı için;
a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde
ise bin Türk Lirası,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise
çek bedelini,
b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
1) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında
ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı
bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
2) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde
ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa
ilave olarak bin Türk Lirasını,
ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi
ile muhatap banka arasında çek defterinin
teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek
bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu
fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından
yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık
değişmeler göz önünde tutularak Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl
Ocak ayında belirlenir ve Resmi Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması halinde, karşılıksızdır
işlemi, çekin arka yüzüne tahsil için
bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu ve
ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak
ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından
imzalanmak suretiyle yapılır. Hamilin imzalamaktan
kaçınması halinde, karşılıksızdır işlemi
yapılmaz.
(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre
ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmı
ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi
halinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır
işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni
çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası
alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün
fotokopisi banka tarafından saklanır.
(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre
ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmı
ödeme halinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı
fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek
hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya
kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine
başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına
şikayette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi
ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde
ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme
veya icra dairesinin istemi halinde çekin
aslı bu mercilere gönderilir.
(7) Banka;
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına
rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu
miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,
hallerinde, çek hamiline, her geçen gün için
binde üç gecikme cezası öder. Bu hallerde
– 36 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak
ayında belirlenir ve Resmî Gazetede yayımlanır.
(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır
işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için
bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın
yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar
ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak,
bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil
etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi
ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak
suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen
miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar
açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması
hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.
(5) Kısmi ödeme kabul edilmiş olsun veya
olmasın, çekin tamamen veya kısmen karşılıksız
çıkması hâlinde, ikinci ve üçüncü fıkralar hükmüne
göre karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra,
ön ve arka yüzünün fotokopisi çekilerek bankada
saklanır ve çek hamile geri verilir.
(6) Banka;
a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına
rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,
b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu
miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,
hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için
binde üç gecikme cezası öder. Bu hâllerde
4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve
Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri
uygulanmaz.
(7) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden
önce ibraz edilen çekin karşılığının
Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca
kısmen veya tamamen ödenmemiş olması
hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz.
İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak
hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki
düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi
içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır
işlemine tabi tutulması şarttır.
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve
Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.
Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 4- (1) Hamiline çek hesabı
sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi
kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme
yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere
yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi
kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin
bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler
itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik
ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri
Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım
Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile
ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek
kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya
tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu
gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim
organında görev alan veya temsilcisi sıfatını
taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları,
tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu
ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması
halinde, hesabın bulunduğu banka şubesi
durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını
kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit
etmeleri halinde, mevcut delilleriyle birlikte
durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta
içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir
İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(4) Muhatap banka, çekle ilgili olarak karşılıksız
işleminin yapılması halinde hesap sahibiyle
ilgili bilgileri, ibraz tarihinden itibaren on
gün içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
bildirir. Bu bildirimden sonra çek tutarının
hamile veya hamile ödenmek üzere muhatap
bankaya ödenmesi de, muhatap banka tarafından
ödeme tarihinden itibaren on gün içinde
– 37 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 4- (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin
açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik
numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere
ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin
tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan
çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar
tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi
Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim
dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar
Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin
görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından
belirlenir.
(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile
ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek
kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya
tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu
gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim
organında görev alan veya temsilcisi sıfatını
taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek
hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz
konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin
bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi
durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını
kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit
etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte
durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta
içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir
İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirilir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da bu
bildirimleri en geç onbeş gün içinde bankalara
duyurur. Bu duyurunun diğer malî kurumlara
yapılmasına ilişkin esas ve usuller, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun görüşü
alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
tarafından belirlenir.
Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı
MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan
düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi
içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır
işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında,
hamilin şikayeti üzerine, her bir çekle ilgili
olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası,
çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından
az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve
çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması
halinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin
tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek
hesabının açıldığı şubenin bulunduğu yer ya da
hesap sahibinin veya müştekinin yerleşim yeri
mahkemesinde görülür.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını
ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü
olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı
sahibinin tüzel kişi olması halinde, bu tüzel
kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen
yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa
yönetim organını oluşturan gerçek
kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında
bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi
adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci
olarak tayin edemez.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız
çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli
çek üzerinde yazılı tarihe göre kanuni ibraz
süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka
– 38 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı
MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan
düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi
içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır
işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında,
hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili
olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına
hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası,
çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından
az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve
çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması
hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma
yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin
tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek
hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu
yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin
yerleşim yeri mahkemesinde görülür.
(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını
ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü
olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı
sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel
kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen
yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa
yönetim organını oluşturan gerçek
kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında
bulundurmakla yükümlüdür.
(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi
adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci
veya vekil olarak tayin edemez.
(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız
çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli
çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz
süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi
hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine,
sulh ceza hâkimi tarafından karşılıksız çıkan her
bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilir.
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği
bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin
çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese
11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun
35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır.
Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya
fiilen terkedilmiş olması halinde de, tebligat yapılmış
sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki
bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade
etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir
çek hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı verilmiş olan kişi, kararın kendisine
tebliği tarihinden itibaren on gün içinde, düzenlemiş
bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil
edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini,
miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek
suretiyle, muhatap bankaya liste halinde vermekle
yükümlüdür.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararına ilişkin bilgiler, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasının ilgili birimine elektronik
iletişim araçlarıyla bildirilir. Bu bildirimde
yer alan bilgiler, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası tarafından internet ortamında
yayımlanır. Bu bildirime ilişkin esas ve usuller,
Adalet Bakanlığının görüşü alınarak Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından
belirlenir.
(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan
soruşturma veya kovuşturma neticesinde;
a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya
yer olmadığına,
– 39 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi
hakkında, Cumhuriyet savcısının talebi üzerine,
sulh ceza hâkimi tarafından, karşılıksız çıkan
her bir çekle ilgili olarak, çek düzenleme ve çek
hesabı açma yasağı kararı verilir.
(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği
bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin
çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese
11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun
35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır.
Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya
fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış
sayılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki
bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade
etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek
hesabı açılamaz.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın
kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün
içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı
tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini,
miktarlarını ve varsa lehtarlarını da
göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste
hâlinde vermekle yükümlüdür.
(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı
kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik
imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
elektronik ortamda bildirilir. Bu bildirimler
ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas
ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü
alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
tarafından belirlenir.
(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak
yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;
a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya
yer olmadığına,
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine
yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın
reddine,
karar verilmesi halinde, aynı kararda, çek
düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına
da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi
halinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir
ve ilan olunur.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme
ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan
itirazın kabulü halinde, bu kararla ilgili
olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma
usulü izlenir.
(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle
kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine
ilişkin hükümler uygulanmaz.
Etkin pişmanlık ve yasak kararının
kaldırılması
MADDE 6- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini,
üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine
göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek
3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt
faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi
ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;
a) Soruşturma aşamasının Cumhuriyet savcısı
tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından
davanın düşmesine,
c) Mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden
sonra mahkeme tarafından hükmün bütün
sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,
karar verilir.
(2) Şikayetten vazgeçme halinde de birinci
fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kişi, mahkum olduğu adli para cezası
tamamen infaz edildikten veya bu cezayı öde-
– 40 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine
yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın
reddine,
karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek
düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına
da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi
hâlinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir
ve ilân olunur.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme
ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan
itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili
olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma
usulü izlenir.
(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle
kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına,
ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine
ilişkin hükümler uygulanmaz.
Etkin pişmanlık ve yasak kararının
kaldırılması
MADDE 6- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini,
üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine
göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek
3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt
faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi
ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;
a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı
tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,
b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından
davanın düşmesine,
c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden
sonra mahkeme tarafından hükmün bütün
sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,
karar verilir.
(2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci
fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası
tamamen infaz edildikten veya bu cezayı öde-
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
mediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan
itibaren üç yıl ve her halde yasağın
konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra,
hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve
çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir.
Mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir.
Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının
kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın
kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki
usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
Diğer ceza hükümleri
MADDE 7- (1) Tacirin ticari işletmesiyle
ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin
çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi
gereken çek defteri veren banka görevlisi
hakkında elli günden yüzelli güne kadar adli para
cezasına hükmolunur.
(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe
aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda
bulunan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan
veya beyannameye rağmen, hakkında çek
düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan
kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev
yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu
tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri
elli günden yüzelli güne kadar adli para
cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan
çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır
işlemi yapmayan banka görevlisi, şikayet
üzerine üç aydan bir yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya
ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut
olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan
banka görevlisi, şikayet üzerine üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
– 41 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
mediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan
itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın
konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra,
hükmü veren mahkemeden çek düzenleme
ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir;
mahkemenin vereceği karara itiraz
edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının
kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde,
yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki
usullere göre bildirilir ve ilân olunur.
Diğer ceza hükümleri
MADDE 7- (1) Tacirin ticarî işletmesiyle
ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin
çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten
kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi
gereken çek defteri veren banka görevlisi
hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para
cezasına hükmolunur.
(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe
aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda
bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan
veya beyannameye rağmen, hakkında çek
düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan
kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev
yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi
olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka
görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî
para cezası ile cezalandırılır.
(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan
çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır
işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet
üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz
edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına
rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da
bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu mik-
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen
çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren
bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek
hesabı açan banka görevlisi, bir yıldan üç yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya
kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar
ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis
ve binbeşyüz güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan
hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı
içeren her bir çekle ilgili olarak, üç aydan
bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması
gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne
aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız
çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep
edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki
adreslerinin kendisine verilmemesi
halinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından
beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idari para cezası verilir.
Hesaben ödeme
MADDE 8- (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında
hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz
sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye
yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir
kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve
işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca
çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak
bir yönetmelikle düzenlenir.
– 42 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
tarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine
bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen
çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan
üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı
açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek
hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(8) Çek defteri basmaya veya bastırmaya
kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar
ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis
ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla
cezalandırılır.
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan
hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı
içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar
hapis cezası ile cezalandırılır.
(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması
gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne
aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız
çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep
edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki
adreslerinin kendisine verilmemesi
hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından
beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
Hesaben ödeme
MADDE 8- (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında
hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz
sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye
yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir
kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.
(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve
işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca
çıkarılacak ve Resmî Gazetede yayımlanacak
bir yönetmelikle düzenlenir.
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde
çeklerin fiziki olarak ibraz edilmeksizin
sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası
takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap
bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762
sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine
göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş
çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında
belirlenen sorumluluk miktarı dahil, kısmi ödeme
yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk
tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan
kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla
ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının
olmadığının belirlenmesi halinde muhatap banka
tarafından, hesapta bulunan kısmi karşılık tutarı,
çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle
bloke edilir.
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 9- (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167
sayılı Çek1e Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile
26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
ilişkin Kanunun geçici 1 ila geçici 5 inci
maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun
yayımını izleyen bir ay içinde 2 nci maddeye
göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara
uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.
(2) Bankalar, 31/12/2009 tarihine kadar
müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki
eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bankaların, ikinci fıkrada yazılı sürenin
sonuna kadar müşterilerine verdikleri çek defterlerinden
keşide edilen çekler, Türk Ticaret
Kanununda aranan koşulları taşıması kaydıyla
geçerlidir. Ancak, üzerinde yazılı düzenleme ta-
– 43 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde
çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin
sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas
odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap
bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762
sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine
göre takas odasına ibraz hükmündedir.
(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş
çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında
belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmî ödeme
yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk
tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan
kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla
ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının
olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka
tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı,
çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle
bloke edilir.
Yürürlükten kaldırılan mevzuat
MADDE 9- (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167
sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile
26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin
Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci
maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde,
2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde
belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri
bastırırlar.
(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine
yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki
eski çek defterlerini imha ederler.
(3) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce düzenlenmiş çeklerle ilgili olarak, 3167 sayılı
Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ce-
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
rihi henüz gelmemiş olsa bile, bu çeklerin en geç
1/7/2010 tarihine kadar muhatap bankaya ibraz
edilmesi gerekir. Bu tarihe kadar ibraz edilmeyen
çekler adi senet hükmündedir.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce düzenlenmiş çeklerle ilgili olarak 3167 sayılı
Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
olunur.
(5) Bu Kanunun yayımı tarihine kadar 3167
sayılı Kanun hükümlerine istinaden karşılıksız
çek keşidesi suçundan dolayı açılmış olan davalar,
asliye ceza mahkemesinde görülerek sonuçlandırılır.
(6) 31/12/2009 tarihine kadar üzerine yazılı
düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek
için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
– 44 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
za Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.
(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe
kadar 3167 sayılı Kanun hükümlerine istinaden
karşılıksız çek keşidesi suçundan dolayı açılmış
olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin
görevi devam eder.
(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı
düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek
için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.
(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci
fıkrası uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010
tarihine kadar yazılı ortamda yapılabilir.
(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş
olan Bankalararası Takas Odaları Merkezi,
bu Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen tüzel
kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine
devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe
herhangi bir işleme gerek kalmaksızın devrolunur.
Yeni kurulacak tüzel kişilik bu devir nedeniyle
doğacak her türlü vergi, resim, harç ve
fondan muaftır.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) 3167 sayılı Kanunun
16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı,
1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma
veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş
bir hükümle mahkûm olan kişilerin;
a) Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli
vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları
ve anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya
yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına
veya mahkemeye verilmesi hâlinde,
anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya
kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının
ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir.
Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından
şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmaz.
b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre
ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde
ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin,
kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cum-
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
– 45 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
huriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi
hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede
belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın
durmasına, hükmün infazının ertelenmesine
veya durdurulmasına karar verilir. Bu
durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı
tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamenin
bir örneği alacaklıya gönderilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin
en geç 1/4/2010 tarihine kadar
düzenlenmiş ve mercîlerine verilmiş olması
şarttır.
(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması
hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının
ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise
ceza zamanaşımı işlemez.
(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya
bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre
ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması hâlinde;
kovuşturmaya yer olmadığına, davanın
düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan
kaldırılmasına karar verilir.
(5) Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma
veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde,
soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün
infazına devam edilir.
(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan
ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan
kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun
109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının
(a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar
verilebilir.
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
Yürürlük
MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
– 46 –
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 445)
Yürürlük
MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
(Hükümetin Teklif Ettiği Metin) (Adalet Komisyonunun
Kabul Ettiği Metin)
Recep Tay yip Er doğan
Baş bakan
Devlet Bak. ve Başb. Yrd. Dev let Bak. ve Başb. Yrd. Dev let Bak. ve Başb. Yrd.
C. Çiçek H. Yazıcı N. Ekren
Dev let Bakanı V. Dev let Bakanı Dev let Bakanı V.
M. Başesgioğlu M. Başesgioğlu N. Çubukçu
Dev let Bakanı Dev let Bakanı Devlet Bakanı
N. Çubukçu M. Şimşek M. S. Yazıcıoğlu
Devlet Bakanı Adalet Bakanı Mil lî Savun ma Bakanı V.
E. Bağış M. A. Şahin F. Çelik
İçiş leri Bakanı Dışişleri Bakanı V. Maliye Bakanı V.
B. Atalay M. S. Yazıcıoğlu M. Şimşek
Millî Eğitim Bakanı Bayındırlık ve İskân Bakanı Sağlık Bakanı V.
H. Çelik F. N. Özak B. Atalay
Ulaştırma Bakanı Tarım ve Köyişleri Bakanı V. Çalışma ve Sos. Güv. Bakanı
B. Yıldırım B. Yıldırım F. Çelik
Sanayi ve Ticaret Bakanı En. ve Tab. Kay. Bakanı Kültür ve Turizm Bakanı
M. Z. Çağlayan M. H. Güler E. Günay
Çevre ve Orman Bakanı V.
M. H. Güler

Yorumlayınız "Çek Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/710)"

Yorum Gönder

“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “

http://www.wikio.comFriendFeed'de bana abone olAdd to Technorati FavoritesPowered by  MyPagerank.Net web siteleriEconomics Blogs - BlogCatalog Blog Directory

powered by Blogger | WordPress by Newwpthemes