Erteleme çözüm değildir!
Karşılıksız çek cezalarını “erteleme” yahut “şartlı salıverme”, mevcut problemi “halı altına süpürmek”ten ibarettir.
Açık bir hukuka aykırılık mevcutken, bunu görmezden gelip, sadece haklı tepkileri susturmak üzere düşünülmüş geçici ve hukuka aykırı bir çözümdür.
Hukuki bir problem, ekonomik gerekçelerle çözümsüz bırakılamaz!
Çeke güvenin sağlanmasının bedeli, insanların hürriyetinin bağlanması olamaz!
Bir veya iki yıl içinde hapse sebep olan borcun ödenmesi karşılığında sağlanacak olan şartlı salıverme, zaten zor durumda olan, işi, düzeni, şahsi/ailevi hayatı hasar görmüş, bunun üstüne de hürriyeti elinden alınmış ve hürriyeti karşılığında neredeyse önüne uzatılan her maddeye imza atacak hale gelmiş borçluyu, alacaklı karşısında mevcut durumundan daha mağdur bir duruma sürüklemekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu durumdaki borçlunun, alacaklının dikte ettireceği şartları kabullenmekten başka bir şansı yahut pazarlık gücü var mıdır?
Karşılıksız çeke hapis cezasının devamını isteyenler kimlerdir?
Sözü dolaştırmadan ve adını koyarak teşhir ediyoruz: İlk grup, rasyonel projelerin ve ekonomik performansın kredilendirilmesini beceremeyen , bu konuda yeterli bilgi birikimine sahip olmayan ve proje değerlendirmesi yapma zahmetine katlanmayan “BANKALAR”dır. Proje ve performans değerlendirmesi yapmaktan aciz bankalar, yıllardır sadece gayrimenkulleri kredilendirmekte, ticari kredi verdikleri müşterilerden (yasal olmamasına rağmen) ek teminat olarak vadeli çek almaktadırlar. Arkasında hapis cezası olan bir ticari enstrumandan daha güçlü teminat olabilir mi?
“Çek”in ihdas edilme amacına aykırı olan “vadeli çek” uygulamasını destekleyen sadece bankalar değildir. Diğer grup, hayat damarları “vadeli çek”ten ibaret ve varoluş gerekçeleri karşılıksız çeke hapis cezası uygulaması olan “FACTORING ŞİRKETLERİ”dir. Kanunla tayin edilmiş prosedürlere aykırı olarak, faturalı alacakların temlik edilmesi karşılığında finansman ve tahsilat hizmeti sunmak yerine, vadeli çek karşılığında “tefecilik” yapan factoring şirketleri, karşılıksız çeke hapis cezası kalktığında ya gerçek fonksiyonlarını icra edecek yahut finans piyasasından silineceklerdir. Kolay yoldan para kazanmaya alışmış ve sistemini “sömürü” esasına göre kurmuş olanların gerçek fonksiyonlarını icra etmeye asla niyetli olmadıklarını tahmin etmek zor olmasa gerek! O halde ne yapıp edip, varlık sebepleri olan karşılıksız çeke hapis cezasının devam etmesini sağlamaları gerekiyor.
Biz, yasama organına “yüce” sıfatını layık gören bir milletin fertleri olarak, o “YÜCE MECLİS”in herhangi bir üyesinin bu haksız ve hakkaniyetsiz talepleri dikkate aldığına inanmak istemiyoruz.
İleri sürülen “ekonomik gerekçe” yanlıştır!
Şayet iç hukuku ve uluslararası sözleşmeleri bir tarafa bırakıp “ekonomik gerekçe” konuşulacaksa, gelin meselenin can damarını sorgulayalım:
Türkiye, küçük ve orta ölçekli işletmeler için finansmanın oldukça kıt olduğu bir ülkedir. Şahsi kabiliyetleri ve girişimciliği en büyük sermayesi olan “esnaf” ve “KOBİ” statüsündeki işletme sahiplerine, kabiliyetlerini ve girişimci performanslarını kredilendirebilecek bir finansal/ekonomik yapı kurmak yerine, karşılıksız çıkan çeki sebebiyle hapishanenin yolunu göstermek, ekonominin gerçek mimarlarını aslanların önüne atmak değil midir? Yıllardır karşılıksız çek sebebiyle hapis yatan, kaçak dolaşanlar, çoğu “üretici” statüsünde, esnaf ve KOBİ ölçeğindeki işletme sahipleridir.
Şimdi, akıl ve vicdan sahibi herkesi yeniden bir muhasebe yapmaya davet ediyoruz. “Çeke olan güven azalırsa piyasalar bundan etkilenir” tezini savunanlara soruyoruz: “Piyasalar”dan kasıt sadece bankalar ve factoring firmaları mıdır? Şayet değilse -ki değil- piyasanın gerçek aktörlerine, esnafa, KOBİ sahiplerine, daha büyük ölçekte iş yapanlara sorulsun : ”Karşılıksız çeke hapis cezası olsun mu olmasın mı?” Mesele bu kadar basittir.. Bağımsız araştırma şirketleri böyle bir anketi başarıyla uygulayabilirler. Bakalım etkileneceği varsayılan piyasanın aktörleri ne diyecekler. Öyle ya, şayet çek mal ve hizmet piyasasında elden ele dolaşıyor ve ödeme aracı olarak fonksiyon icra ediyorsa hem müşterisinden çek alan hem de tedarikçisine çek veren, kısacası çekin gerçek taraflarına soralım bu soruyu! Sakın birileri bütün aktörlerin yerine yanlış varsayımlarda bulunuyor olmasın? Çeke güvenin yolu sadece arkasındaki hapis tehdidi ise, cezayı müebbete çıkardığınızda , çeki “hazine bonosu” statüsüne mi kavuşturmuş olacaksınız?
Sonuç olarak, şayet üstün olan hukuksa, hukukun gereği yerine getirilmeli ve karşılıksız çek hapsi, ceza hukukumuzdan tamamen silinmelidir. Hukuk bir kenarda dursun, ekonominin gereklerine bakalım deniyorsa, “çek”in bütün muhataplarının fikri alınmalı, yanlış varsayımlardan vazgeçilmelidir.
ANKARA HUKUKLU
Yorumlayınız "Erteleme çözüm değildir !"
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “