11 kasım 2009 çarşamba günü TBMM de borçlar kanunu görüşmelerinde çek mağdurları hakkında ki görüşler ve Adalet bakanı Sn Sadullah Ergin'in cevabı....
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle dilin sadeleştirilmesini talep ediyoruz.
Kabul edeceğinizi zannediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Borçlar Kanunu'nu görüşüyoruz. Geçen gün sizlerle çek mağdurlarıyla ilgili gelen mesajları paylaşmıştım. Bunu duyan Konya'dan bir vatandaşımız bir mektup yazmış. O mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Muhterem Vekilim, en içten saygılarımı arz ederim. Oğlum bir arkadaşıyla panjur imal eder, Türkiye'nin dört bir tarafına pazarlardı. Pazar paylaşımı yüzünden daha dişli rakip firmaların ayak oyunuyla battılar. Büyük balık küçük balığı yuttu. Oğlum ve şirketi iflas etti. Çeklerini ödeyemedi. On üç aydır günlüğü 100 lira karşılığında hapishanede yatıyor. Sanki borcundan eksilme olacak gibi.
Yetmiş bir yaşındayım. Emekli ilkokul öğretmeniyim. Kurtarabilir miyim ümidiyle, iki evim vardı, ikisini de sattım, kurtaramadım. Kalbim kan ağlıyor. Düşenin dostu da olmazmış. Meclisteki düşenden yana konuşmanız, biraz olsa da, yangına su serpti. Allah razı olsun, bin kere. Demek ki düşküne sahip çıkan iyi insanlar da varmış.
Tekrar tekrar teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Emekli ilkokul öğretmeni
Seyit Gazi Dündar
Meram-Konya."
Değerli arkadaşlarım, çek mağdurlarını paylaştık. Duyarlı iktidar milletvekillerinin yarısı burada. Sizleri kutluyorum. Teşekkür ederim, gecenin bu vaktinde buradasınız. Gerçekten takdire şayan ama bu sorunları çözmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım, çek mağdurlarının sorunlarını.
Değerli arkadaşlarım, bakın, bu ülkede Hükûmet yetkililerinin, bakanların, vekillerin çocukları bu kriz ortamında mağdur olmuşlar mıdır? Bir tartalım hep beraber.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) - Fırsata dönüştürdüler.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Ama icra takibinde olanları var mıdır? İşini kaybeden var mıdır? Bu ülkede, değerli arkadaşlarım, kırk yıl, elli yıl çalışan düzgün şirketler vardı. Bunlar şu anda iflas ediyor, batıyor, cinnet geçiriyor, intihar ediyor. Böyle bir durum sizlerin camiasında var mıdır, merak ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, zalim oldunuz, zulüm yapıyorsunuz, ah alıyorsunuz. Ben size şu dörtlüğü hatırlatmak isterim:
"Zalimin zulmünü bir ah keser, mani rızk olanın rızkını Allah keser."
Takdirlerinize sunuyorum.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 321 sayılı Borçlar Kanunu Tasarısı'nın 53'üncü maddesinde istediğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değişiklik teklifimiz, verilen önergemizde belirtilmiştir. Çok değerli arkadaşlar, bu Hükûmetin Türkiye'nin sorunlarının çözümüne yönelik bir kaygısı bulunmamaktadır, göz boyamaya yönelik, günü kur-tarma kabilinden yapılan icraatlarda duvara toslamıştır. Bakın, Merkez Bankası tarafından bankalara duyu-rulan toplam karşılıksız çek sayısı, 2009 yılının on ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33,9 arta-rak 1 milyon 662 bin 781'e çıkmıştır. Bu rakamlar, bize her üç çekten bir tanesinin karşılıksız çıktığını göstermektedir.
Bugün, birçok esnaf battığı için çeklerini ödeyememiş, hapishaneler çek mağdurları yüzünden dol-muştur. Bu çek mağdurlarının büyük bir bölümü küçük ve orta esnaftır. Şimdi, bu Hükûmetin günü kurtar-maktan başka bir kaygısı bulunsaydı, yedi yıllık iktidarları boyunca en basitinden vatandaşlarımızın aşının ve işinin artması gerekirdi.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 58'inci maddede verilen değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
58'inci maddenin değişiklik önergesine ilişkin gerekçelerimize çok ayrıntılı bir şekilde önergemizde yer verilmiştir, merak eden arkadaşlarımız okuyabilirler. Burada esas olarak borçlar hukuku kurumuna daha henüz girmemiş, tam oturmamış "kişilik hakkının zedelenmesi" tanımının Borçlar Kanunu'na girmiş olması nedeniyle bunun değiştirilmesini önerdik, daha ziyade "kişilik hakkının saldırıya uğraması" tanımının daha doğru olduğunu söyledik. Bu konuda zaten 56'ncı maddedeki değişiklik önergesi ayrıntılıdır.
Ben bu vesileyle hemen şunu belirtmek istiyorum: Tabii Meclis Başkanımız izin verirlerse, çekle ilgili de düşüncelerimizi söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, hukuksuzluğun kural hâline geldiği bir ülkede hukuku inşa etme görevinin başta Türkiye Büyük Millet Meclisinin asli görevi olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamamız lazım. Çünkü, millet iradesinin tecelli ettiği en yüksek organ Türkiye Büyük Millet Meclisiyse eğer, bu ülkede de hukuksuzluklar kural hâline gelmişse, buna öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi karşı çıkacak ve dolayısıyla da Türkiye Büyük Millet Meclisinin her üyesi buna karşı çıkmak durumundadır. Bundan rahatsız olmamak gerekir. Aksine, hukuksuzluklara karşı çıkmak bence saygı duyulması gereken bir tavırdır. "Yok gündemle ilgili değildir gündemle ilgidir, yok şununla ilgilidir, yok bununla ilgilidir." gibi birtakım suni şeylerle insanların söz haklarını kesmek doğru değildir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi bakın burada çok ciddi bir Kanun'u görüşüyoruz, Borçlar Kanunu. Tabii ben üçüncü bölüm üzerindeki görüşlerimi açıklayacağım, bu kanunun neden ihtiyaç hâline geldiğini, o konuda düşüncelerimi söyleyeceğim ama bugün toplumun temel ihtiyacı olan bir durum söz konusu. Bugün gerçekten toplumda çek mağduru denilen karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı hapse girmiş, evinden barkından ayrı yaşayan hatta kaçak durumda yaşayan insanların durumu sizin içinizi hiç acıtmıyor mu?
Şimdi çekle ilgili olayı ekonominin dalgalanmaması adına karşılıksız çek keşide etme suçunu savunmak mümkün mü? AKP'deki hukukçu arkadaşlarıma soruyorum: Bu karşılıksız çek keşide etme suçunu getirmeye çalışan ceza hukuku hocasını komisyonda sordum. Hatta Türk Ticaret Kanunu'nun Bilim Komisyonu Başkanı Ünal Tekinalp'in geçen gün Dünya Gazete'sinde bir beyanatı var: Karşılıksız çek keşide etme suçunun "çağ dışı" olduğunu söylüyor.
Şimdi değerli arkadaşlarım
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ne zaman konuldu bu suç?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Ne zaman konulduğunu açar okur, bakarsın. Sağa sola laf atacağına bunlara bakarsın. Biraz da böyle sağa sola şey yapacağına biraz okuyacaksınız. Madem milletvekili oldunuz okuyacaksınız.
Değerli arkadaşlar, bakın, bakın değerli arkadaşlar
RECEP KORAL (İstanbul) - Sen biliyor musun onu?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Dinlersen anlatırım, sen öğrenirsin.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, Türk Ticaret Kanunu'nda çek tanımlanmıştır. Çek, Türk Ticaret Kanunu'nda kayıtsız ve şartsız olarak belirli bir bedelin ödenmesi emrini içerir. Bono ise kayıtsız ve şartsız olarak belli bir bedelin ödenme taahhüdünü içerir. Yani her ikisi de Türk Ticaret Kanunu'nda tanımlanmış kambiyo senedi niteliğindedir. Birisi, taksitli ve vadeli alışverişin ödeme aracıdır yani bono. Diğeri ise, çek ise nakit yerine geçen hemen ödeme dediğimiz bir araçtır. Uygulamada çekin sanki taksitli veya uzun vadeli bir alışverişin aracı olarak kılınmış olması yasanın çeke tanıdığı, yüklediği yükten daha fazla bir yükün yüklenmiş olması alışılmış, kural hâline getirilmiş. Şimdi çeki biz Türk Ticaret Kanunu'ndaki anlamını çekmeye çalıştığımızda, oradaki görevini yüklemeye çalıştığımızda, çekin ekonomiyi allak bullak edeceği söyleniliyor.
Şimdi, bu komisyonun Adalet Komisyonu Başkanı dâhil, Adalet Bakanlığı dâhil -yanılmıyorsam- karşılıksız çek keşide etme suçunun suç genel teorisi içerisinde yeri olmadığını, modern ceza hukuku içerisinde yeri olmadığını kabul ediyorlar ancak Ali Babacan Beyefendi, istemediği nedenle karşılıksız çek keşide etme suçunun suç olmaktan çıkarılmaması gerektiğini düşünüyorlar. Gerekçe ne? Gerekçe, ekonomide dalgalanmalar olmasın.
Değerli arkadaşlarım, çekin alacağın tahsilini garanti altına alma gibi bir fonksiyonu yoktur. O zaman bononun alacağını nasıl garanti altına alacaksınız? Hatta çekten ve bonodan daha kuvvetli bir belge niteliği taşıyan mahkeme ilamına bağlı alacağı nasıl garanti altına alacaksınız?
Şimdi, burada düşünülmesi gereken şey şudur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öztürk, lütfen tamamlayınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - 1985 yılına kadar Çek Kanunu yoktu yani karşılıksız çek keşide etme diye bir suç tanımlanmamıştı. Peki, 1985 yılına kadar bu ülkenin ekonomisi yok muydu, ülke allak bullak mı oldu? 1985 yılında bu Çek Kanunu çıkarıldı, üç kez değişiklikler yapıldı. Sorun çözüldü mü değerli arkadaşlarım? Sorun çözülmedi. Demek ki mesele, ceza getirmek değildir. Bugün, Şili, Bolivya ve Arjantin dışında hiçbir modern ülkede, çağdaş ülkede karşılıksız çek keşide etme suçu yoktur.
Bakın, bugün, Yargıtay 10. Ceza Dairesinde 2008 yılından devreden dosya sayısı 25.683 olmuş, 2009 yılında karara bağlanan 12 bin olmuş, 2009 yılında gelen dosya 9.579. Şu anda -tabii temmuz ayı rakamları bunlar, Sayın Bakanlık öyle verdi- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bekleyen, hâlâ inceleme bekleyen dosya sayısı 58.188.
Değerli arkadaşlarım, mahkemeler keza öyle. 81.540 dosya karara bağlanmış, temyiz edilmemiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - 170.608 dosyada hâlen yargılama devam ediyor.
Şimdi, ekonomi allak bullak olacak gerekçesiyle -hiç de doğru bir gerekçe değil- bunda ısrar etmek doğru değildir. Karşılıksız çek keşide etme suçu suç olmaktan çıkarılarak Çek Kanunu Meclise getirilmelidir. Acilen getirilmelidir, halkın beklentisi karşılanmalıdır diye düşünüyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler Kabul etmeyenler Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, karşılıksız çekler nedeniyle cezaevinde kaç hükümlü yatmaktadır?
İkinci olarak: Karşılıksız çeklerde cezayı kaldırmayı düşünüyor musunuz? Eğer düşünmüyorsanız geçici bir çözüm olarak böyle bir çalışmanız var mıdır?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay)
- Değerli arkadaşlar, gene bu soruşturmayla ilgili, hâkim, savcıların soruşturmasıyla ilgili konu bu şekilde.
İfade ettiğim gibi 1982 Anayasası ve 2802'ye göre yirmi yedi yıldan beri yapılan uygulama bugün de yapılıyor, herkese aynı uygulama yapılıyor.
Onun dışında, bir sayın milletvekilimiz "Bu tarihi itibarıyla, bugünkü tarihi itibarıyla cezaevlerinde karşılıksız çekten dolayı ne kadar hükümlü, tutuklu var?" diye sordular. 5 Kasım itibarıyla 2.155 kişi cezaevlerinde şu anda. Bu konuya ilişkin olarak da Adalet Komisyonumuz zannediyorum önümüzdeki hafta siyasi parti temsilcilerimizle bir değerlendirme yapacak. Ondan sonra komisyonda bekleyen tasarıyla ilgili olarak seri şekilde adım atmayı planlıyoruz.
Burada, evet, çıkıp gelen mesajları okuyup oradan yardım isteyen insanların mesajını aktarmak hoştur. Onların takdir ve teşekkürünü almak iyi bir şeydir ama öbür taraftan, alacaklı olan, alacağını alamadığı için kendisi de takibe uğrayan diğer esnafın durumunu da göz ardı edemeyiz. Ekonomik çarkın dönüşünü engelleyecek, sistemi tıkayacak bir düzenlemeyi yapmak mümkün değil. Burada hem borçlunun yararını hem alacaklının yararını hem de ekonomik sistemin dönebilmesi için, kendini çevirebilmesi için gerekli güvenceleri korumak zorundayız diyorum, tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar.)
1 Yorum"11 kasım Çarşamba çek ile ilgili meclis tutanakları"
bu akp den bir cacık olmaz.. ne yani isanlar hapis var diyemi borcunu ödüyor. bunlar herkesi kendileri gibi biliyorlar. 3 tane dolandırıcı var diye 3000 kişinin canını yakmak ancak bu akp nin harcı olur hiç bir vicdan bunu kabul etmez.. BENDE ELİMDEN GELENİ YAPIYORUM DİYORUM Kİ kıyamette şefatçilriniz bankalar ve tefeciler olsun.............
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “