Adalet Bakanlığı, bölücüleri yeniden yargılamak ve itirafçı teröristi ödüllendirme için çalışma başlattı.
‘Etkin pişmanlık’a makyaj
AİHM’in Türkiye’ye verdiği cezaları gerekçe gösteren bakanlık, CMK’nın 311. maddesiyle TCK’nın 221. maddesini değiştirecek. Bilgi verme koşulunu hafifleten yeni düzenlemeyle dağdan inen terörist sayısının artırılması hedefleniyor.
Dağdan in, parayı kap!
NİTELİKLİ bilgi veren terörist, tanık koruma programından yararlanacak. Bu maddeden yararlanan teröristlere ‘bilginin niteliğine göre’ mali destekten yeni bir yaşam kurmaya kadar pek çok farklı imkan sağlanacak.
Bölücüleri affedip maaş bağlayacaklar
AKP, teröristlere kısmi af diye nitelendirilebilecek bir düzenlemeye gidiyor
İktidar, Kürt açılım çalışmalarına ilişkin ilk somut adımı adıyor. Adalet Bakanlığı, bölücülerin yeniden yargılanmasının önünü açmak ve dağdan inen itirafçı teröristleri ödüllendirmek için düzenleme yapıyor. Hükümet ilk adımı büyük çoğunluğunu DHKP-C ve PKK’lıların oluşturduğu Türkiye’de yeniden yargılanmalarının yolunu açan ve geçen hafta Bakanlar Kurulu’nda imzaya açtırdığı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 311’inci maddesinin 2’nci fıkrasının değiştirilmesini öngören tasarı ile atıyor. Adalet Bakanlığı da bu çerçevede hem AİHM kararları doğrultusunda hem de “demokratik açılım” çerçevesinde başlattığı çalışmayla; AİHM’in Türkiye’ye gönderdiği yaklaşık 207 dosya da ya yeniden yargılanmaya gidilecek, ya da dosyalar incelenecek.
Etkin pişmanlık revize ediliyor
Öte yandan, Türk Ceza Kanunu’nun terör suçlularına yönelik etkin pişmanlık maddesini düzenleyen 221. madde de yeniden düzenlemeye gidilmesi planlanıyor. Edinilen bilgilere göre, taslak metin haline gelmeyen ancak yapılan çalışmalar çerçevesinde, TCK‘nın 221. maddesinde esnekliğe gidilecek. Öngörülen düzenlemeyle; suça karışmış veya karışmamış olan ancak kendi isteğiyle teslim olan PKK‘lıları kapsıyor. Yeni düzenlemeyle maddedeki bilgi verme koşulu daraltılarak kendiliğinden teslim olan teröristin “itirafçı” damgasından kurtarılması, böylece dağdan inen terörist sayısının artırılması hedefleniyor. Yeni düzenleme, nitelikli bilgi veren teröristin tanık koruma programından yararlanmasını öngörüyor. Bu maddeden yararlanan kişiler hakkında bir yıl süreyle denetimli serbestlik hükümlerinde de değişikliğe gidilerek bilginin niteliğine göre mali destekten yeni bir yaşam kurmaya kadar pek çok farklı imkan sağlanacak.
Örgüt yöneticileri de yararlanabilecek
İtirafçı Tanık koruma programından yararlanabilecek. TCK’nın 221. maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen örgüt kurucu ve yöneticisinin bilgi vermesi halinde ceza almayacağı hükmü genişletiliyor. Aynı fıkrada örgüt kurucu ve yöneticisinin yakalanmasından sonra bilgi vermesi halinde cezasının hafifletilmesi de öngörülüyor.
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/haberdetay.php?hit=24055
ÖZGÜRLÜKLERİN GENİŞLETİLMESİ
-
*Genel Kurul'da yeni yasama dönemiyle ilgili bir sunuş konuşması yapan
Meclis Başkanı Şahin, Türkiye'nin terör başta olmak üzere ülkenin
gelişmesine enge...
6 Yorum"Teröriste af üstünede para verin çek mağdurları sürünsün"
ben 58 yaşında ömrünü ticaretle geçirmiş vergisini 2005 e kadar düzenli ödemiş şu anda oturacak evi bile olmayan bir mükellefim2005 ten sonra işlerimiz bozuldu şirketin çeklerini ödeyemez duruma geldik 2009 şubatında çek suçundan ceza evine düşmüş vatandaş olarak bu mahkumiyetin kime ne yarar sağladığını hala anlamış değilimbenim oğlum da aranıyo onun orda kimlerle arkadaş olacağını ben biliyorum kolay para kazanma uyuşturucu satanlarla günlerce onların tatlı hayallerine kapılacağından çok eminim çıkınca onlarla bağlantı kurup zaten batmış olan hayatını kurtaracağını zannederek o bataklığa düşmesi çok kolay olacak tabi bu arada avukat beylerin işide daha iyi olacak daha çok para kazanacaklar lütfen aklı başında bir insan bu kanunları birdaha önüne koyup düşünsünçek suçundan girip çıkınca tekrar dönüşü olmayan uyuşturucu suçu işlemesi en kolay kazanç olacak orda uyuşturucudan yatanlarla bir hafta kalıp onların tatlı rüyalarını dinleseniz sizede cazip geleceğinden eminim saygılarımla
Master dahil 11 yıl yüksek tahsil yaptım.. Hukuk ve işletme okudum.. Şu an asayişe yakalanmamak için plan ve hesap yapmaktayım.
Yazımı sabırla okumanız dileği ile, kıymetli zamanınızı fazlaca almadan gündemdeki karşılıksız çeklerden dolayı verilen hapis cezaları konusunda bazı hususları bilgilerinize sunmak istiyorum.
Konunun hukukuki boyutu, 01.01.2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5252 SK'nun Geçici 1. maddesi çerçevesinde hukukçu akademisyenler ve yargı çevrelerince bugünlerde tartışılıyor ve kanaatimce hukuksuz bir durum, fiili olarak yürütülmeye devam ediliyor. Bu ayrı bir konu. Dilerseniz bu konuda da size bilgi aktarabilirim.
Birçok insanın, 2001 yılından beri sayısız "karşılıksız çek hikayesi" var. Bu hikayeler artık sıkıcı hale gelmiş olabilir ancak gerçekliği daha iyi anlayabilmek için galiba biraz bu "hikaye" kısmına da girmek gerekiyor.
Bizler 2001 yılına kadar gayet iyi şartlarda ticaret yapmaktaydık ve "basiretli" birer iş adamı idik. 2001 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın Anayasa kitapçığını fırlatması ve Sayın Başbakanımızın da televizyonlara çıkarak bunu "ciddi bir devlet krizi" olarak nitelendirmesinin ardından patlayan süreçte siparişlerimiz iptal edildi, satışlar durdu ve nihayet, irademiz dışında maruz kaldığımız malum ekonomik kriz, 20 yıllık emeğimizi ve birikimimizi 6 ay içinde yok etti. Çeklerimiz yazıldı, malımız mülkümüz haczedildi, makinalarımız yok pahasına haraç mezat satıldı! 600.000 TL'sından borçlandığımız dolar, 1.200.000 TL.'sına çıktı ve gecelik %7000'lere varan faizler ödedik. Bankaların dayanılmaz baskı ve tacizlerinden sonra kapısına gitmek zorunda kaldığımız "tefeci" hikayelerini, maruz kaldığımız tehdit ve fiziki saldırıları ise burada anlatamıyorum.
Devamı var
Döviz kurları ileriye yönelik olarak Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilmişken, hangi "basiretli tüccar" birkaç ay içinde doların iki katına çıkacağını varsayabilirdi? Kredi kullanan hangi iş adamı bir ay içinde faizlerin %7000'lere ulaşıp, kullandığı kredinin apar topar geri çağrılacağını hesaplayabilirdi? Bir hafta içinde ortaya çıkan likidite sıkıntısını, imkan olduğu halde çözme basiretini gösteremeyen ve çöküşe sebep olan devrin siyasi iktidarının bütün bunlarda hiç mi vebali yoktur? Bütün vebali 8 yıldır bizim çekiyor olmamız adil midir?
Biz ne yapmışız? Normal şartlarda dönmekte olan ticari/sınai faaliyetimiz içinde vadeli çek vermişiz ve kriz gelince de bunları ödeyememişiz.... Elbette vadeli çek verecektik, piyasalar vadeli çekle dönüyor.. Türkiye finans cenneti değil ki! O çekleri verirken "ödememe" gibi bir niyetimiz elbette yoktu! Kriz günlerine kadar yüzlerce çek vermişiz ve hepsini ödemişiz. Yasal olmamasına rağmen, bankalar bile kredi kullandırırken bütün teminatlara ilave olarak bizden kredi tutarının %30 fazlası kadar vadeli çek aldılar... Sonra da krizin ardından fahiş faizlerin ilavesiyle büyüyen krediler geri ödenemeyince, esasen bir kısmı ödenmiş olan bu çeklerden dolayı da ayrıca hapis cezaları aldık. Bugünlerde ise bu ayıbın sahipleri, Bankalar Birliği aracılığıyla karşılıksız çeklere hapis cezası verilmesine devam edilmesi için kulis yapmaktalar.
Neticeten; bu felaket günlerinde yazılan çeklerimizden dolayı adli para cezaları aldık ve ödeyemediğimiz bu cezalarımız hapis cezasına çevrildi. Bütün olan biten yetmezmiş gibi 4 yıldır da evimizden çocuklarımızdan ayrı, kıyıda köşede kaçak hayatı yaşıyoruz. Hastalandığımızda hastaneye gidemiyoruz, seyahat edemiyoruz... Hürriyetimiz olmadığı için ticari faaliyette de bulunamıyoruz, borçlarımızı da ödeyemiyoruz! 23 kişiye iş sağlayan kapımız kapandı, her yıl düzenli ödediğimiz vergileri de artık ödeyemiyoruz. Çünkü işimiz yok! Maişet derdimiz de cabası!
Ödeyemediğimiz borçlarımızdan dolayı mağdur olanların bu mağduriyetlerini giderebilmemiz için herşeyden önce hürriyete ihtiyacımız var...
Ne hazindir ki, bizim üretim yapmak için gecemizi gündüzümüze kattığımız, sıfır derece soğukta makina atölyesinde ciğerlerimizi üşüttüğümüz günlerde, ticari / sınai faaliyette bulunmayıp parasını yüksek faizle devlete borç verenler ise, bugünlerde "akıllı" ve "basiretli" işadamı kimliği ile aramızda dolaşıyorlar! Biz kaçağız, onlar muteber!
Şimdi akıl, vicdan ve adalet duygusuna sahip birisi çıksın desin ki "evet, sizler bunu hakettiniz, kastınız var mı yok mu kimseyi ilgilendirmez, cezanızı çekin, adalet yerini bulsun"...
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.
Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, bu feryadı duymanızı, duyurulmasına vesile olmanızı bekliyor.
Saygılarımla.
Mert
cek yasası gelmelı
hangi ülkede yasıyoruz dağdan geleni salıvermek yerıne önce kendı ülkemızdekı aile ocaklarını kurtarma cabası olmalı on binlerce aile perişan ama nerde bu toplum nerde bu beraberlık adalet çek dıyorlar af dıyorlar mılletı oyalıyorlar varsa bmyle bırsey tez zamanda ortaya koysunlarkı herkesın evi şenlensın bizler çek affı ıstıyoruz nasıl pkk konsu hemen yapıldıysa bu konudada yardım ıstıyoruz bızde pkklılar gıbı gülüp eglenıp mutlu olmak ıstıyoruz yazan yaş (10)
sayın devlet bakanım BABACAN,siz hiç dolandırılıp haksız yere cezaevine düştünüzmü? düşmediniz.ama başbakanım bir şiir okudu diye haksız yere o yere girdi çıktı.oranın sıkıntılarını yaşadı.sayın babacan eğer RECEP TAYYİP ERDOĞAN var gücüyle çalışıp başbakan olmasaydı bu hükümeti kurmasaydı siz bakan olacakmıydınız? her şeyde bir hayır vardır.bakan arkadaşınızla bir mutabakata varında biz çek mağdurlarının cezasını kaldırın.bildiğim kadarıyla sizin ve sayın cumhurbaşkanımızın yakın akrabalarınında iflasıneşiğinde olduğunu duydum kısacası toplumun her kesiminde bu acı malesef var.gazetelerdeki 7 kasım haberiniz ciğerimi yaktı.lütfen ne olur ALLAH rızası için daha detaylıca bir kez daha durumlarımızı ele alın.ben insan öldürmedim,uyuşturucu karı kız satmadım ,tecavüz etmedim,terörist değilim,hiç bir anarşik olaya karışmadım,namuslu,milli ve dini duyguları kuvvetli bir vatandaşım.sizlere güvendik sizleri seçtik,bizlerin haklarını koruyacak kollayacak kararları sizlerden bekliyorum (acilen) en derin saygılarımla.
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “