Hapse atmakla sorun çözülmüyor
Çek yasası tamamıyla ele alınmadan, sağına ve soluna yapılacak düzenlemelerle sorunu ortadan kaldırmak pek mümkün değil. Zira çek yasasıyla ilgili olarak bankaların sorumluluğu ciddi anlamda geçiştiriliyor. Ayrıca çekin senet gibi kullanılması ve getirdiği külfetler de dikkate alınmıyor.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, çekin bir kısmını ödemiş olanlar için adli para cezasının düşürülmesi yönünde uzlaşıldığını söylüyor. Ancak bu, sorunun ne kadarını ve nasıl çözebilir ki? Gerçekten çek yasası kritik bir konu ve acilen ele alınıp düzenlenmesi gerekiyor. Gerçek şahıslara ve şirketlere çek defteri düzenleyen bankalara da bir taraftan sorumluluk yüklemek icap ediyor.
Çeke olan güveni artırmak veya güven kaybının önünü geçmek yerine güvenilir ve işleyen bir sistem kurmak gerekiyor. Gelişmiş ülkelerde çek nasıl kullanılıyorsa, Türkiye’de benzeri yapılanmaya gidilmeli. Çek, karşılıksız para basmak, hatırı çekiyle insan aldatmak ve olmayan geleceği satmak gibi konumlardan kurtarılmalıdır.
Yeni düzenlemede de elbette hapis cezası olabilir. Ama bunun tanımı hapis cezasını hak ettirecek şekilde yapılmalıdır. Çek kanunu uygulamasında alacaklı, muhatabını hapse gönderiyor. Yetki şahıslarda değil adli makamlarda olmalıdır. Bankacılık sistemimizde çek kullanımı farklı algılanıyor. Çek para demekken, farklı bir uygulama yapılıyor.
Bankaların çek defterlerini nasıl verdikleri ortada. Üstelik bu sistemi en acımasız kullanan, en fazla verim alıp, zarar görmeyen de onlar. Bankada parası olana ya da nakit kredibiletisi bulanana çek verilmesi gerekirken, müşteri edinme mantığı öne geçiyor.
Bir başka husus ise karşılıksız çeklerin büyük çoğunluğunun limited şirketler kaynaklı olması. Şahıs her şeyi ile mesulken, şirketler mal varlıklarıyla sınırlı. Böyle bir durumda çeki veren bankaların mesul olması, kefil durması gerekmez mi?
Çözüm olarak, bankalar çek ödeme hesaplarını özel bir hesapta, teminatlı olarak toplayabilirler. Kesilen çek Yaprakları takip edilir, teminat bedellerine riayet edilir, bankalarda çek yapraklarındaki tutar kadar mesul olursa, karşılıksız çek olayı da ortadan kalkar.
Bir örnek; İş Bankası’na gittiniz. Bankadaki nakitlerinizi teminat gösterip, 24 ay ödemeli 100 bin TL’lik oto kredisi talep ettiniz. Banka hemen sizin paranızdan krediye karşılık gelen kısmına ipotek koyuyor. Krediyi veriyor. İki yıl boyunca da 100 bin TL’den ipoteği kaldırmıyor. Kredi taksitlerinin bitmesine iki aya kala 85 binin ödedin, 15 binine ipotek koyalım demiyor.
Kredide böylesine katı olurlarken, çek konusunda da sorumluluk üstlenmeleri gerekmez mi?
Güntay Şimşek
Habertürk
Yorumlayınız "Hapse atmakla sorun çözülmüyor"
Yorum Gönder
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz “